1 Temmuz 2011 Cuma günü, sabah 11:39 civarında Yengeç burcunda Güneş tutulması gerçekleşiyor. Haziran başından beri üst üste deneyimleyeceğimiz üçüncü tutulma olacak bu ve oldukça gerilimli etkiler altındayız.
Önemli değişimler ve bazı şeyleri kırabilmemiz için bazen gerilimli enerjilere de ihtiyacımız var…
Yengeç burcu 21 Haziran gündönümü ile başlar. En uzun gün ile ışığın gücünü yansıtır bize. İnsanlığa açılan kapıyı temsil eder! Mısır’da Siriüs ve İsis ile ilişkilendirilmiştir. Birçok kutsal metinde ve Kuran'da sözü edilen Sirius, yeryuzundeki bircok uygarlık icin de en kutsal yildiz olmustur. İsis ise sevgisi tüm insanlığı kapsayan Yüce Anne Tanrıça’dır. Görünmeyen, derinde olan, Ay’ın gizeminde saklı olan dişi güçtür İsis… ve bu tutulmada İsis enerjisini hissetmeye başladık hepimiz.
“Yeni enerjilerin, yeni kavramların, güç kavramının eski bilgisinin yeniden doğumu“ içindeyiz. İsis’in gücünün yeniden doğumu içindeyiz ve Yengeç tutulması ile bu olguyu çok daha güçlü bir şekilde hissedeceğiz.
Güç kavramının eski bilgisi nedir? Enerjilerin dişi enerji tarafından yönetilmesidir aslında. Dişi tarafımız zihinden bağımsız olarak Tanrısallığımızla bağlantılı olan yönümüzdür... Enerjilerin zihnin ve dış dünyanın yönlendirilmelerinden bağımsız olarak yönetilmesi, güç kavramının eski bilgisinin geri gelişidir bir anlamda. Kadın veya erkek olmakla ilgisi yok bunun elbette, dişi ve eril enerjilerimizle bağlantısı var.
Enerjilerin yönetilmesi nedir? Doğuştan gelen en büyük hakkımız olan, yaşamımızı yaratabilme mucizemizdir!
İçine doğduğumuz sistem bize yaşamımızı yeniden ve yeniden yaratabileceğimizi öğretmediği gibi, bizi bu en doğal mirasımızdan da uzaklaştırdı. Dış dünyaya bağımlı hale geldik. Toplumun onayladıklarını yapmak zorunda hissettik. Kendimizden uzaklaştık. Uykudayken yürüme bandında yürüyen kişiler haline geldik.
Ve gün geldi uyanmaya başladık. Gökyüzü enerjilerinin seslenişlerini duymaya başladık. Olumsuz kehanetlerin gerçekleşmeyebileceğini görmeye başladık. Yaşamda pek çok ama pek çok seçeneğimiz olduğunu ve bu seçeneklerle yolumuzu her an yeniden ve yeniden yarattığımızı fark etmeye başladık. Bize uygun olmayan ortamlardan ayrılmaya başladık. Bizi tüketen ilişkileri sonlandırmaya cesaret ettik. Bize ölüm kalım savaşı gibi gelen deneyimlerin içine girdik ve yine de hayatta kaldık…Bizi artık geliştirmeyen işimizi, tüm korku fısıltılarına, ‘başka iş bulamazsın’lara rağmen bıraktık ve ayakta kaldık!
Sevginin esas kendimizi sevmekten geçtiğini, ancak bu şekilde Tanrı’yı ve O’nun suretinde tüm canlıları sevebileceğimizi anlamaya “başladık”. Sevgiyi anlama yolculuğundayız, henüz bu konuda mezun olmadık.
Kendimizi fark etmeye, gerçekte ne istediğimizi kendimize sorma cesaretini bulmaya başladık. Bu yolculuğun “kendi” yolculuğumuz olduğunu, aslında baştan beri her şeyi yaratmış olduğumuzu, sorumluluğun hep bizde olduğunu anlamaya başladık.
Ama yarattıklarımızdan hoşnut değildik çoğunlukla…Bir gün baktık ki, kendimizi sahiplenmeden ilerlemişiz kişisel evrenimizde, kişisel yolculuğumuzda. Kendimizi sahiplenmenin ne demek olduğunu hiç bilmemişiz! Ve öyle yaratmışız kişisel yolculuğumuzdaki tüm araçları.
“O zaman evrensel sistem dahilinde, enerjileri bilinçli olarak yönetebiliriz” dedik…
Ve şimdi Yengeç burcundaki bu çok güçlü tutulmanın arifesinde, enerjileri bilinçli bir şekilde yöneterek, kendimizi bir anlamda yeniden yaratmanın eşiğindeyiz. Yengeç’in konuları olan sevgi ve şevkat ile…
Ama önce kendimize sevgi ve şevkat ile. Çünkü biz kendimize sevgi ve şevkat duymuyorsak eğer, başkalarına duyduğumuz sevgi ve şevkat yerine tam olarak ulaşmıyor! Ebeveynlerimizden biliriz bunu çoğumuz! Neden olduğunu anlamadan içimizi acıtmıştır bazen bize yansıyan sevgileri…
Sevgi ve şevkat enerjisiyle ilgili çok önemli! olan bir diğer açılım ise içimizdeki dişinin, içimizdeki erile duyduğu şevkattir arkadaşlar. Bunu bir önceki tutulma yazısında da paylaşmıştım. Gittiğimiz dönemin en önemli gerçeklerinden biri, İsis yarasının şifalanma sürecinin içinde oluşumuzdur. Bu şifalanma, dişinin erile olan sevgi, kabul ve şavkatinden geçiyor…Bu olgu, doğal olarak dünyasal ilişkilerimize de yansıyor. Pek çoğumuz hayatımızdaki bazı erkeklere şevkat duymaktayız son dönemde.
Şifalanan dişi enerjimiz eril enerjiden yardım ve destek almaya da açacaktır kendini. Erille savaşmayı bırakacaktır. Dişi enerjimizin en büyük ihtiyacıdır bu…
Bir önceki tutulma ile geçmiş enerjiler tetiklenmişti, hepsi üstümüze gelmeye başladılar sanki…Pişmanlıklar, suçluluk duyguları, parayla ilgili konular, alınan kararları sorgulama gibi…
4 taraftan çekildiğimizi hissediyoruz. Bloke olmuş gibiyiz. Duygusalız. Gözümüz sürekli yaşlı. Bazılarımız zor deneyimlerden geçiyoruz, bazılarımız yakınlarımızın zor deneyimlerine şahit oluyoruz ve hassasız, bazılarımız ise içsel olarak zorlanıyoruz…
Sanki bir sınavdayız arkadaşlar Yengeç tutulması öncesinde…Gençlerimizin tuvalete bile gidemeden girdikleri sınavlar gibi bir sınav bu …Kısıtlanmış hissediyoruz.
Ay’ın küçülme evresindeyiz. bu günlerde 1 Temmuz tutulmasına kadar. Bu dönem parçalanma, tekrar yapılanma ve yansıma zamanıdır. Duygularımızın içine düşmeyelim, “semanın aklını” kaybetmeyelim!:J
İki ayrı evren var sanki içimizde iç içe geçmekte olan…Biri çok dünyasal, diğeri yuvanın sevgisinde…İkisi arasında sıkışmış gibiyiz…Bir taraftan dünyasallığımız depreşti, diğer taraftan Öz’ümüzün sevgisine olan özlemimiz. Sabredelim…dengeleyeceğiz:J
Karışık duygular içindeyiz ama ortak bilincimizdeki uyanışımız çok önemli….Merkezimizde kalabilmeliyiz. Bunun için Boğadaki Jupiter’den ve Balık’taki Neptün’den ve Şiron’dan yardım ve şifa alıyoruız.
Tutulma enerjisi oldukça gerilimli olsa da, enerjilerin yazı ve turaları var. Hangi tarafını seçeceğimiz ortak bilincimizde saklı…
Geçtiğimiz tutulmada Güney Ay Düğümü ile Güneş kavuşumdaydı, bu tutulmada ise Güney Ay Düğümü ve Venüs kavuşumdalar…Yani, geçmiş ve ortak bilinçaltımızda kayıtlı olan enerjiler Venüs gezegeni ile birleşiyor. Genel olarak ilişkilerimizle, dişi enerjimizle, sevgi-aşk-finans konularıyla ilgili eski ve kayıtlı olan deneyimler tetiklenmiş olabilir, bunlara çekilmeyelim…Örneğin sevilmediğimizi düşünmek, kıskançlıklar ve güvensizlikler, kaybetme korkularının içine girmek, değersiz hissetmek, sevgiye ve mutlu bir ilişkiye kendimizi layık görmemek, maddi sıkıntılar içine yeniden girme tehlikesi, işle ilgili problemler vs..Ve en önemlisi İsis’in yarasını hissetmemiz… Çok yol aldık! Regresyona çekiliyormuşuz gibi hissedebiliriz, dikkat edelim:J Böyle hissettiğimiz taktirde bilelim ki, evren bu eski kayıtları dönüştürerek geleceğe taşımamızı hatırlatıyor bize…Geçmişin bilgilerini ve geçmişin zorlayıcı kayıtlarını dönüştürerek geleceğe taşımak üzere yardım alıyoruz. Lütfen değerlendirelim.
Güney Ay Düğümü ile birleşen Venüs, Ceres ile açı yapıyor. Çocuklarımıza olan bağımlı sevgiyi, dişi enerjimizi en çok annelikle yaşama ihtiyacımızı, çocuklarımıza ve eşimize olan anneliğimizi hatırlatıyor bize gökyüzü enerjileri. Dişi enerji bir zamanlar kaybettiği dişi gücünü sadece annelikle geri almaya çalışmaktan , annelik haricinde yaşadığı kadınlıktan duyduğu suçluluktan özgürleşmeli!…Eril enerji ve içine doğduğumuz sistem de, dişi enerjiyi “sadece annelikle onurlandırmaktan” özgürleşmeli!.....Evet her kadının içinde bir anne var, ancak her kadının içinde aynı zamanda çok güçlü bir dişi olan Venüs var…Bunların toplamı olan İSİS var…
Dişi ve eril enerjimizi, yani kendimizi, sevgiyle ve şevkatle sahiplenerek adım atalım Yengeç tutulmasına.
Çünkü bu tutulma yeni bir kaba geçmemiz için destek veriyor bize. Kutsal kasemizi yeniden dolduruyoruz. 2019 yılıana kadar Yengeç burcunda yeni bir tutulma olmayacak, bunu değerlendirelim:J)
Venüs ile açı yapan Ceres bize aynı zamanda toprak ananın ve döngülerinin gücünü hatırlatıyor. Tüm şifanın doğadan ve içimizdeki iyileştirme gücünden kaynaklandığını hatırlatıyor. Bu anlamdaki eski bilgileri yeniden ve güçlü bir şekilde gündeme getiriyor. Ayrıca soruyor bize: Duygusal ve fiziksel olarak nasıl besleniyoruz ya da beslenemiyoruz?
Tüm bu bilgiler sorgulama tarzında yükseliyor içimizden. O yüzden de hassasiyet ve suçluluk duyguları içinde olabiliriz, bunu abartmayalım.
Ayrıca, dünya anaya destek vermemizi işaret ediyor bize enerjiler. Çok yüksek ve gerilimli aynı zamanda çok değiştirici bir tutulmaya gidiyoruz,. Ay’ın Güneş’in ışığını yansıtması gibi, bizler de gelen çok güçlü enerjileri alalım ve birlikte yol aldığımız dünya anaya desteğimizi aktaralım arkadaşlar.
Tanrıca İsis, pek çok yerde Ay’ın evrelerini işaret eder şekilde resmedilir. Bu ay özellikle bu evreleri değerlendirelim.. Zaten farkında olmasak da etkisi altındayız.
Birinci çeyrek Yeniay ile başlar, Yeniay Güneş tutulmasıyla birleşiyor 1 Temmuz’da. Güneş ve Ay Yengeç burcunda aynı derecede birleşiyorlar. Dişi ve eril enerji birleşiyorlar. Yeniay süreci; gelişimleri destekleyen, yeni enerjilerin ve fikirlerin üretildiği yeni başlangıçlar zamanıdır. Işığın tekrar doğuşunu temsil eder, özellikle bir tutulma ile birleşirse, 1 Temmuz’da olduğu gibi. Yeni bir ışığın doğumuna gidiyoruz…
Ay buyudukce basladigimiz isimizi, projemizi daha da hareketlendirebiliriz. 8 Temmuz’da sabah 09:31 gibi Terazi burcunda büyüyen Ay gerçekleşiyor, bu anlamda değerlendirebiliriz.
Ay’ın dolunay evresi ise tamamlanma, gozden gecirme, gerekli elemeleri yapma, bizi engelleyen hususlari fark etme donemidir. .Dolunay 15 Temmuz’da sabah 09:41 gibi Yengeç burcunun karşı burcu ve partneri olan Oğlak’ta gerçekleşiyor. Bu ayki dolunay da oldukça önemli bu yüksek tutulma enerjilerinin altında. Tutulma ile yeni bir ışığın doğumu tetikleniyordu. Bizi geri çeken hususlar varsa eğer, ipleri çok uzamış şekilde sarkıyor olacaklar. Partnerlik konuları da aydınlanıyor aydınlatıyor bu şekilde. Çocukluk kayıtları da aydınlanıyor ışıl ışıl! Ben kendi biricikliğimi ne zaman kapattım, ben kendi ışığımı ne zaman kıstım? …Nasıl bir kozmik tohum olduğumu ne zaman unuttum? İçine doğduğum sistemin bilgisayar programı hangi yaşımda yüklendi bana? Bizi geriye çeken ipleri keselim gitsin bu dolunayda fark ettiklerimizle:J Ve yine eril tarafımıza sevgi, şevkat göstermenin tam sırasıdır. Tüm bu geri çekişler ve sistemin fısıltıları eril enerjimiz kanalıyla ulaşıyor bize. Oysa artık dişi enerjimiz ve sezgilerimiz çok daha güçlenecek gittiğimiz dönemde.
Dolunayin ardindan Ay kuculmeye baslar ve isigini azalttikca, bizler de dolunayda fark ettiklerimizi kucultme, azaltma, sonlandirma yapabiliriz, tikaniklarimizi acabiliriz. 23 Temmuz’da sabah 08:00 civarında Boğa burcundaki küçülen Ay’ıdeğerlendirebiliriz.
Bu ay bir ikinci Yeniay da 30 Temmuz’da 21:41 civarında Aslan burcunda gerçekleşiyor. Aslan alanımızda yeni bir tetiklenmeye işaret ediyor.
Tutulma enerjisine gerilimli diyoruz…Öncü burçlar olan Koç, Terazi, Oğlak ve tabii ki Yengeç burçlarını güçlü olarak etkiliyor tutulma. Ancak bu gerilim ve dört bir taraftan çekilme öncü burçlarda olduğu için daha şanslıyız. Yeni başlangıçlara çekiliyoruz çünkü! Zor deneyimlerle olması gerekmiyor bu yeni başlangıçların…İçimizde dört mevsim de aynı anda ve iç içe gerçekleşiyor sanki şu anda, bunun gerilimini yaşıyoruz ve 16 Temmuz’a kadar bu gerilimli enerji devam ediyor. Titreşimimizi yükseltecek ve bize iyi gelen aktiviteler içinde olalım.
Yengeç kabuk değiştirmekten ve değişimden hoşlanmaz. Çok incinebilir olur, yara alabilir bu dönemde…Bizler de öyleyiz şu anda. Tutulmayla birlikte yeni kabuklarımıza, yeni kabımıza, yeni beden titreşimlerine! adım atıyoruz…Bu anlamda da oldukça önemli bir tutulma enerjisi altındayız. Farkında olalım, merkezimizde kalalım, en yüksek ruhsal ve bedensel şifamıza niyet edelim. Güçlü ve olumlu değişimler deneyimleyebiliriz.
Fiziksel ve duygusal olarak nasıl beslendiğimizi ya da beslenemediğimizi fark ediyoruz bu günlerde. Neleri revize etme ihtiyacındayız bu anlamda?
İlk ilişkimiz Ay enerjimizle, annemizle…bu ilişkiyi ve anne rahmi kayıtlarını yuvasını her yere taşıyan yengeç gibi taşıdık…Eski enerjiyi dönüştürerek geleceğe aktarma zamanı artık.
Bu güne kadar gerek soy enerjimizle, gerek çocukluk kayıtlarımızla ilgili hep olumsuzluklara odaklandık ve onları temizlemeye niyet ettik. Tutulmadan önceki bu son gece (30 Haziran Perşembe) karanlıklarımızı “noktalamak” için fırsat var evrenden.
1 Temmuz’da ise, artık dünyasal ve evrensel soyumuzdan gelen olumlu etkilere çevirelim odağımızı. Kapanmış olan çocukluk ışığımızı yeniden açmaya niyet edelim!. Evren bizi sevgiyle ve şevkatle kucaklıyor olacak. İsis bizi sevgiyle ve şevkatle kucaklıyor olacak. Eski sistemin rahminden çıkarak, yeni kabuğumuza, kabımıza, yeni beden titreşimlerine, nasıl bir kozmik tohumsak öyle doğmaya niyet edelim. Fark edelim ya da etmeyelim, bunun etkisini önümüzdeki dönemlerde göreceğiz. Anlamaya ve zihnimizle tanımlamaya odaklanmayalım yaşadıklarımızı ve yaşayacaklarımızı artık…Bundan sonraki dönemde deneyimlerimizi tanımlayabilmek gittikçe zorlaşabilir:J
Sadece izin verelim oluşa ve hep birlikte doğacağımız yeni bir insanlık bilincine doğru yol almaya…