24 Ekim 2011 Pazartesi

Tum dunya bir sahnedir



Tanri dedi ki:
Dunyanin kafanizdaki resmi, dunyaya yonelik intibaniz size aittir. Nesnel, objektif bir dunya mevcut degildir. Oznel, subjektif dunya ise sizin icin mevcuttur. Tum mesele, sizin var saydiginiz bir realitede bir dusuncenin kendisini tezahur ettirmesidir; hepsi bu.

Ama bu konudan yeter yani. Ne hakkinda konusalim simdi peki?

"Ama Tanrim..." dediginizi isitiyorum.

Ben de size dunya hayatinin bir hikayeyi okumaniza benzedigini soyleyeyim. Bu hikaye bir masal dahi olabilir. Onun tami tamina gercegi yansitmadigini, dogru olmadigini bilirsiniz. Agaclarda altindan yapilmis elmalar mi asilidir ki? Gecenin ortasinda dans eden on tane prenses mi vardir? Sevdigi prens yukari tirmansin diye saclarini icinde hapsoldugu kuleden asagi sarkitan bir Rapunzel mi vardir gercekten? Rumpelstilskin diye bir karakter ve onu zekasiyla alt eden bir prenses mi vardir? Kalbinize ve zihninize nufuz eden bu karakterler nerededir? Birer dusunceden baska nedir ki onlar?

Ama yine de bu hikayeler sizi nasil etkiler degil mi? Hikayedeki bilince nasil da vurulursunuz, onun cagrisim yapan hakikatlerinden nasil etkilenirsiniz. Gulersiniz. Aglarsiniz. Okudugunuz ya da size anlatilan hikayelere inanirsiniz. Ayni sekilde parmaklarinizin dokunduklarina, gozlerinizin gorduklerine de inanirsiniz.

Dunyanin kurmaca hikayesine de derinden inanirsiniz tabii. Icinde yasadiginiz hikayenin entrikalarina kapilirsiniz. Hayat hikayelerle dolu degil midir? Kim kimle evlenmistir? Baloya kim gitmistir? Kiminle dans etmissinizdir? Kalbinizi kim acmistir? Kalbinizi kim kirmistir?

Hic kimse size bir sey yapmamistir ve aslinda bir sey de olmamistir. Bir filmin dahilinde oldugunuzu hayal etmissinizdir, uykuda kapilip gittiginiz bir ruya gibidir bu. Ve hayal gucune bile kafa tutan, karsi cikan bir dramayi izliyorsunuzdur. Bunlarin hepsi bir efsanedir, mittir.

Ve siz de, sizin bireyselliginiz de bir mittir.

Ben yegane Hakikatim. Varolus yegane hakikat ve siz de Varolussunuz. Siz bir eylem hali degilsiniz. Siz Varolus halisiniz. Var-olussunuz. Su anda hangi hikayenin icinde olursaniz olun, hangi karakteri canlandiriyor olursaniz olun kucuk kiz, kotu adam, yasli, genc; siz Varolussunuz. Oldugunuz tek sey bu, ortada bulunan tek sey de bu.

Bir hikayeye giren Varliksiniz. Tam bir hikaye bu. Gercekten ne olacagini hic bilmezsiniz ve hicbir sey de olmadigini soyluyorum Ben size. Hicbir sey olmuyor. Hikayenin bolumlerine gore kostumler giyiyorsunuz.

Bir hikaye dahilinde oldugunuzu bilen sessiz bir yaniniz var ama yine de o hikayenin icindesiniz. Ister istemez hayali bir ati suruyorsunuz. Size gercek geliyor o, lakin yine de bir hayalden ibaret. At yok. Siz yoksunuz. Ata binme hali de yok. Varolus hali, Varlik bir hikaye anlatiyor ve sonra da ona inaniyor sadece; sanki Varlik degilmis, sanki Varolus degilmis gibi.

Varolustan, Varliktan baska bir sey mevcut degildir. Onu ne denli bolerseniz bolun, dilimlerseniz dilimleyin her sey Varliktan ibarettir sadece. O bildiginiz, tanidiginiz siz var ya; o gozu pek, yigit kisi, o munzevi, o cesaret veren, motive eden kisi, o delifisek, o aceleci tip, kral, hizmetkar ya da kole; iste bunlarin hepsi uydurmaca birer hikaye sadece. Bir yanilsama, bir illuzyon dahilinde yuruyorsunuz. Yeni giysileri icindeki Kralsiniz sizler.

Ama hayaller, fanteziler nasil da hostur; nasil da guzeldir onlar. Nasil da moral verir, sizi yukari cikarir ya da cokuntu hissi yaratirlar. Parmaklarinizin arasindan nasil da akip giderler. Hayatinizi nasil da katlanilabilir veya tahammul edilmez kilarlar. Onlari nasil da hatirlarsiniz; ya da unutursunuz. Ama her halukarda aynidir hepsi; hangi giysileri giyerlerse giysinler. Coskuyla, cilgincasina akan sizin hayal gucunuzdur onlar. Goreli dunyadaki hayattir bu iste. O kadar ciddiye aldiginiz dramadir bu; sanki sahnelenen bir oyun degilmis de olumune mudafaa ettiginiz, gercekmis gibi ciddiye aldiginiz bir dramadir bu.

Ceviren: Engin Zeyno Vural
http://www.heavenletters.org/
Sevgiyle ve sifayla kalin,
Sifa Cemberi

10 Ekim 2011 Pazartesi

TEDxSF - Louie Schwartzberg - Gratitude

12 Ekim 2011 Carsamba gunu saat 05:07'de Koc burcunda Dolunay gerceklesiyor.



Koc zodyagin ilk burcudur ve yeni baslangiclari temsil eder. Bu dolunayda, Ay Koc burcunda yeni baslangiclari tetiklerken, Gunes Terazi burcunda dengeyi saglamak uzere bizi ve yasamimizi aydinlatir. Bu sebeple, yeni baslangiclar ve denge konulari bu dolunayda one cikar. Yeni baslangiclar icin bir seylerin bitmesi ya da tamamlanmasi, eski enerjilerin birakilmasi gerekir. Bu dolunayda yasaminiz ustune derinleserek, uzerine bir seyler eklemeye veya yeni bir seylere baslamaya niyet ederseniz, bu dolunay niyetiniz dogrultusunda daha ahenkli, sevgi dolu ve tamamlayici bir sey yaratma konusunda harekete gecmeniz icin gereken enerjiyi size sunacaktir. Unutmamamiz gerekir ki her seye yeni bastan baslayabilecegimiz bir zaman dilimi icinde bulunmaktayiz. Kendinizi dibe vurmus, baski altinda, fiziksel veya duygusal yonden yaralanmis hissediyorsaniz, bu dolunay bir seyleri tamamlayip, her seye yeniden, fakat degisIk bir sekilde baslayabileceginiz bir zamandir. Eger yasaminiza karanlik hakim olmus durumda ise, safagin er veya gec sokecegini, karanligin yerini aydinliga birakacagina kesinlikle inanmaniz gerekir.

Koc ayni zamanda oncu karakterde bir ates burcudur. Yonetici gezegeni de Mars'tir. Bir seyi birakmanin en iyi yolu, onu atese birakmaktir. Ates ayni zamanda arindiricidir da... Bunun icin bu dolunayda, bir ates ritueli de gerceklestirecegiz. Bu rituel; tutundugunuz seyleri birakmaniz, kendinizi arindirmaniz icin size yardim edecek ve boylece eski yaralarinizi sifalandirmaya baslayabileceksiniz. Bu dolunay ayni zamanda yasamin nese, sevinc ve keyfi olan koc tarafini aydinlatmak ve kutlamak cok uygun bir zamandir, cunku Koc burcu ayni zamanda kucuk bir cocugu temsil eder. Bu da masumiyetin kutlanmasi, maceraya duskunluk ve yeni bir seye baslamak demektir. Bunun icin bu dolunayda icimizdeki cocugu ortaya cikartmali ve bir yerde onu eglendirerek mutlu etmeliyiz.



Sami Orhon
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...