27 Mayıs 2012 Pazar


Aska Dusmek


Allah dedi ki:

Simdi, tam su anda, Benim yuregimden iceri girin. Burasi ait oldugunuz yerdir ve burasi, yuregimin derinlikleri sizin bulundugunuz yerdir. Burasi beslendiginiz yerdir. Burasi doygunluga kavustugunuz, mutlu oldugunuz yerdir. O Ev, arayisinda oldugunuz o Yuva uzaklarda degilidir. Ev hazirdir. Cennet kati icin bir bekleyis yoktur. Onu beraberinizde tasirsiniz zaten. Onu icinizde tasirsiniz. Sizin yureginizim Ben ve sizin Evinizim.

Budalaca seylere yeterince itibar etmistiniz, yureginize, icinde varolup sirtimizi yasladigimiz Bizim yuregimize ise ayni itibari pek gostermemistiniz. Kalp atislarinin tazyikiyle sevgi yukselise gecer. Sevgimiz suzulere goklere yukselir. Her bir yurek
atisiyla daha fazla sevgi yayilir. Bu sevgi yuregine iyice sokulup yaslanalim ve gercekten Bir oldugumuzun farkindaligi icinde huzur bulup dinginleselim. Inanlimasi zor, uzak bir dusunce degildir bu. Yaradanin icten hakikatidir. Of, evet, aziz cocuklarim, sevgidir bu, asktir. Onun icinde gevseyin. Sizin dogustan gelen hakkinizdir o. Harikulade ciceklerin ve yureklerin actigi Cennetin kirlarina dogru Benimle birlikte yukselin.

Sevginin inkarinda olmaniz asla gerekmemisti. Ayin evreleri gibi sevginin de kuculerek azalmasi asla murad edilmemisti. Sevginin her zaman kendi akisi icinde olmasi, dalga dalga cogalmasi murad edilmisti. Simdi yureginizi askla, sevgiyle dolduruyorum Ben. Su andan itibaren cok saglam yurekli olacaksiniz. Kainati sevgi teslim almaktadir simdi. Dalga dalga her yana sicrayan sevgiyi hissediyor musunuz simdi? Yureginizi ve gordugunuz dunyayi doldurmakta olan sevginin ortaya cikisini hissediyor musunuz? Bakilacak sey sevgidir simdi. Gorulecek sey sevgidir simdi. Bu bir tek sey, bu sevgi farkindaligi dunyayi alt-ust edecek seydir - yani dogru tarafi "ust" kilacak seydir. Dunya dogrulup duzelmektedir artik. Simdi sapasaglamsiniz artik. Sizi kollarimda tasiyorum Ben. Ne de hos bir
dusuncedir bu.

Sabahlari, etraftaki mevcut tehlikeleri kolacan ederek evden ayrilmayacaksiniz artik.

Simdi gozleriniz, yureginize ve etrafinizdaki her seye doldurdugum sevgiden yana bakmaktadir. Sevgi uzerine bir seyahate cikiyorsunuz. Bu asIk olacaginiz, aska duseceginiz anlamina gelir. Sevgiyle bu kadar doluyken, sevgiyle bu kadar sarmalanmisken asIk olmaz da ne yaparsiniz ki? Dusecek baska bir yer yoktur. Simdi
aska dusun. Benimle aska dusun, Bana asIk olun ve Benim Hilkatima asIk olun, boylelikle yuceleceksiniz. Size dunyayi bahsettim Ben. Onda yasamaniz ve onda sevmeniz icin size verdim onu. Simdi askla kuvvetlendiniz, cok guclu kilindiniz ve artik sevgiyi goruyorsunuz, sevgiyi deneyimliyorsunuz, sevgiyi seviyorsunuz ve yaptiginiz budur simdi. Tam zamanli asIksiniz, tam zamanli ask icindesiniz.

Eger bir madende calisiyorsaniz su andan itibaren sevgi kazacaksiniz.

Eger bir fakultede ogretmenlik yapiyorsaniz sevgiyi ogreteceksiniz.

Sevgi gemisinin pruvasindasiniz. Nasil da mutlu bir yolculuktur bu.

Eger bir asciysaniz sevgiyi servis edeceksiniz. Eger bir restoranda yemek yiyorsaniz sevgiyi yutacaksiniz. Neredeyseniz, ne yapiyor olursaniz olun, sevginin gozlerine bakacaksiniz ve Beni goreceksiniz, kendinizi goreceksiniz. Sevgiyle goz goze olacaksiniz. Sevgiyi ucarken yakalayacaksinz. Sevginin sihirbazi olacaksiniz. Sevgiyi havaya firlatacak ve onu yakalayacaksiniz. Sevgi, sevginin uzerinde bayram yapacak. Sevgi cadelerde yuruyecek. Sevgi yeryuzundeki hakettigi yere ulasmis olacak ve mutlu olacaksiniz, cok mutlu olacaksiniz, cunku sevgiyle uzlasmis, onunla barismis olacaksiniz.

Ceviren: Engin Zeyno Vural
www.heavenletters.org

Sevgi ve sifayla kalin,
Sifa Cemberi 

20 Mayıs 2012 Pazar


Sevgili Arkadaşlar,
Boğa ve Terazi burçlarının yönetici gezegeni Venüs’ü,  bu günden itibaren retro hissetmeye başlıyoruz İkizler burcunda.  27 Haziran tarihine kadar sürecek olan bir dönem bu. Ayrıca bir de İkizler Güneş tutulması gelmekte aynı dönemde. Gökyüzü oldukça hareketli:J)
Bu konuyla ilgili pek çok değerli bilgi ve yazı var. Ben de ruhsal tarafını içimden geldiğince paylaşmak istiyorum.
Bir gezegeni retro hissettiğimizde, o gezegenin ifade ettiği konularda derinleşiriz. Bazen daha önce görmediklerimizi fark ederiz. Zorlayıcı tarafları da olabilir ama amaç aslında o konularda şifalanmak ve hayatımızda dokunduğu alanları temize çekmek olmalıdır.
Venüs’ü nasıl biliriz?:J
Dişi enerjidir o. Baştan çıkarıcıdır. Gökyüzünde pırıl pırıl parlar.  Güzelliktir, zerafettir,  tutkudur, aşktır, yaratıcılıktır, ilişki kurma-sevme ve sevilme ihtiyacımızdır.
Öncelikle kendimizle olan ilişkimizi ifade eder Venüs.  Onu anlayıp onunla uyumlandığımızda, tüm haritamızdaki gezegen ilişkileri de rahatlar bir anlamda.
Bu retro döneminde, ilk başta kendimizi sevmemizi ve kendimize değer vermemizi istiyor Venüs ama dengede olarak. Bu konuda da dengeden çıkabilmek çok mümkün çünkü. Kendimizi ne kadar seversek, sevdiklerimize de o oranda akıtabiliriz sevgiyi. Spiral her zaman içerden dışarıya doğrudur. Aksi halde o sevgi karşı tarafa yük olur, bağımlılık olur bazen…Karşı taraf kim olursa olsun aldığı sevgi onu rahatsız eder…pas tadı kalması gibidir ağzımızda  o kadar lezzetli  yemeği yediğimizde bile…
Kendimizle ilişkimizi düzeltmemizi istiyor Venüs. Varsa içimizdeki öfkeleri yaşayıp dönüştürmemizi. Çok yol aldık bu konuda ama yok saymayalım onları. Her şey toz pembe değil bu yaşamda. Temizlenmeye  fırsat veriyor bu dönem. Sevgi gezegeni o çünkü. Ya Vedud diyor bize…Sevgiyle, ilişkimizi şifalandırabileceğimizi hatırlatıyor. Yaradan’a ve Varoluşa duyduğumuz sevginin önce kendimizle ilişkimizi şifalandırması, ardından tüm ilişkilerimize yansımasıdır bu. Zihinle anlaşılabilecek bir şey değil. Bırakalım bu dönemde sağ beynimiz daha aktif olsun. Anlamaya çalışmayalım, sadece niyet edelim ve hissedelim. Duygumuzun içindeki bilgiyi bir şekilde bileceğiz zaten.
Dişi enerji Venüs. Dişi tarafımız. Yaradan ve evrenle bağlantıda olan tarafımız. Sağ beynimizle anlayabileceğimiz bir enerji. Bir de karanlık tarafı vardır ve eğer Venüs sol beyinle hareket ediyorsa ortaya çıkar. Sol beynin korkularına, ihtiraslarına düşerse çok zorlayıcı ve kıskanç bir dişi enerji olabilir. Hiçbir şeyden tatmin olmayabilir. Zevk ve sefayı abartabilir. Sevgiyi, aşkı, yaratıcılığı dünyasallığa heba edebilir.
Oysa dişi enerji korkuya düşmez ve içten bilir her şeyi. Varoluşla bağlantıdadır ve teslimiyettedir. Bir adım atıyorsa içten gelen bir bilişle yapar bunu. Ne olacağını sorgulamaz. “An”da yapılması gerekenleri yapar ve güvenir varoluşa. Zorla olmaz bu güven!, içten gelir. Bir şekilde bilinir ve bazen açıklamakta zorlanır kişi bunu etrafına. Bahsettiğim kadın veya erkek olmak değil, dişi ve eril enerjilerimizdir.  Eril tarafı daha güçlü kadınlar olduğu gibi, dişi enerjisi güçlü ve bilişte olan, yaratıcı erkekler de çoktur.
Dişi tarafımızı sahiplenmemizi işaret ediyor bize Venüs, öncelikle kadın ve erkeğin içindeki enerjiler olarak.
Ve ayrıca kadın olarak dişiliğin sahiplenilmesini de…Bir kadın dişiliğini dengeli bir şekilde sahiplenirse, bu erkekleri de olumlu etkileyecektir.Bir kadın kendine değer verdiğinde bu dışarıdan anlaşılır. Bir kadın dişi enerjisiyle bütünleştiğinde, bu dışarıdan anlaşılır. Dış görünüşten tamamen bağımsız bir şeydir bu. Venüsyenlik güzelliktir evet. Ama iç ve dış güzelliğin dışa yansımasıdır esas olan. Ve dişi enerjisiyle barışık olan her kadın bütünsel olarak güzeldir. Kendini iyi hisseder. Olumludur.  Doğal bir seksiliği vardır. İçsel olarak güçlüdür. Biliştedir. Akıştadır. Bereketlidir. Problem çıkarmaz ilişkilerde. Çözümsüz problemlerin olduğu ilişkilerde yer almaz zaten. Kıskançlıklara düşmez, talepkar olmaz. Partnerini değiştirmeye çalışmaz. Kendi evreninden baktığının bilincindedir. Kendi evreninde, kendinde yapar değişimleri, beklentiye girmez. Hiçbir ilişkiyi oldurmaya çalışmaz.
Venüs hatırlatıyor bize: “Hiçbir şeyin zor olması gerekmiyor. Zorlayarak değil, o enerjiyle titreştiğin zaman açılır yollar. Hatırla, en güzel ilişkin hiç beklemediğin anda çıkmadı mı karşına? Puzzle’ ın iki parçası gibi oturmadınız mı yerinize o anda? Aynı zamanda aynı duygular içinde değil miydiniz? Biriniz geç, biriniz erken değildiniz…Biriniz artık  yorulup gittiğinde diğeriniz harekete geçmemişti…Aynı zamanda aynı yerde idiniz. Aynı zamanda aynı titreştiniz…Bunu zorla “ol”durabilir misiniz?”
Gerçek Venüsyenliktir bu bilişte olabilmek…ve bu dönem içimizdeki Venüs’ün bize akan enerjisini alıp dönüşme ve bunu hayatımızın her alanına yansıtma  zamanıdır arkadaşlar.
Venüs bereketle bağlantılıdır. Evrenin bolluk ve bereketiyle ilişkimizdir. İnişler, çıkışlar yaşayabiliriz bereketimizde ama güveni kaybetmememizdir esas olan.  Dişinin bilişini buraya da taşıyabilmeliyiz. Zorla değil, içten gelen bir biliştir bu yine. Gelecekten korkmamaktır. Bir kapı kapandıysa, bir diğeri açılacaktır. Yollar birleşecektir. Aynı titreştiğimizde…
“Sevgi de sensin, değer de sensin, aşk da sensin, para da sensin, yaratıcılık da sensin, dişilik de sensin…Hepsini SEN SANA veriyorsun.” diyor Venüs, 
“Şu anda kendine ne verdiğine bir bak!”
“Sana evrenden gelenin ne kadarını kendine vermektesin?...”
Venüs İkizler burcunda olduğu için Merkür de devreye girecektir. İletişim ve akıl gezegeni. Ve sorgulamamız beklenir bizden ilişkilerde zihinde olan tarafımızı:
İlişkilerde ne kadar zihinle ilerliyoruz? Bir Mühendis gibi mi yaklaşıyoruz ilişkilere?
Mükemmel aşkı mı arıyoruz? Gerçekleşmesi imkansız idealler peşinde miyiz?
Kendi değerler sistemimiz aşılması imkansız bir seviyede mi?
Kendimizi mutlaka sevmeliyiz ama kendimize narsist bir şekilde hayran mıyız? Kimse bize uygun değil mi?
Hep sıra dışı ilişkilerin peşinden mi gidiyoruz?
Duygularımızı ifade edebiliyor, sevgimizi dile getirebiliyor muyuz?
Taahhüt içine gireceğimiz ilişkilere girebiliyor muyuz?
Güçlü duygusal bağlar kurmaktan ve aşık olmaktan kaçıyor muyuz?
Her anlamda ve her çeşit ilişki kurma biçimimiz nasıl? Tüm bu ilişkiler arasındaki uyumumuz nasıl?
Bireyselliğimiz ve birliğimiz var yine Venüs’ün mesajı içinde…Ne kadar kendimiz olabilirsek, o kadar birlik içinde olabileceğimiz bu, başka bir deyişle. Koç ve Terazi aksının yansıması. Burçlar kuşağında Koç burcu ile çıktığımız yolculuğumuzda, kişisel haritalarımızda Terazi burcuna gelene kadar “ben” olmayı öğreniriz. Terazi’ye geldiğimizde yönetici gezegeni Venüs bize  “Şimdi birliği ve biz olmayı öğrenme zamanı “ der. Terazi,  Koç burcunun karşısındadır. Koç ile  başlayan “ben”, Terazi’de ilişkiler içinde “biz” olur ama “ben”i kaybetmeden. Ne kadar dengeli bir şekilde “ben” diyebiliyorsak, o kadar korkmayız kendimizi kaybetmekten ve yok olmaktan “biz” içinde…
Ve önemli bir husus da, 6 Haziran’da deneyimleyeceğimiz Venüs döngüsü. Venüs döngüsü, Venüs ve Güneş’in gökyüzünde her sekiz yılda bir aynı burçta kavuşum yapmasıdır. Rahman’ıyla kavuşur Venüs’ümüz! Özden gelen yansımalar alırız. Kök eril enerjimiz olan babamızla olan ilişkimizi temize çekmeye açabiliriz kendimizi. Güneş ve retro Venüs İkizler burcunun 15. derecesinde buluşuyorlar.
Daha önceki kavuşum 2004 yılında idi ve  bizim için referans olabilir bu anlamda. Ancak bu 8 sene boyunca çok büyük ilerlemeler kaydetmiş olduğumuzu ve bilincimizin yükselmiş olduğunu da unutmayalım!:J  8 sene önceki Venüs enerjimizle bugünkü Venüs enerjimiz birbirinden tamamen farklı! Sevgi, paylaşma, kendimizle olan ilişkimiz, değer duygumuz, bereketle bağlantımız, tüm ilişkilerimiz, yaratıcılığımız bambaşka bir yerde şimdi. Biz hangi basamakta isek, gezegenler bize o basamakta seslenirler…
Venüs bir burçta Güneş ile kavuşum yaptığında, önümüzdeki 584 gün boyunca o burcun konularını kendimize ve ihtiyacımıza göre deneyimleriz. Tabii kişisel haritalarımızda o alanın hangi etkiler altında olduğu da önemlidir.  Kavuşumla birlikte yaklaşık 584 gün çok genel olarak söylemek gerekirse, İkizler’in merak, deneyim ve çeşitlilik ifade eden tarafı, farklı kişiler ve farklı çevrelerde olma, sosyalleşme,  iletişimin ve paylaşımların  ön plana çıkacağı bir dönem olabilir. Bu, her kişi için kendi en yüksek ihtiyacına göre yansıyacaktır. Amaç dengeye gelmektir.
Ayrıca, dişi ve eril bütünleşmesine yönelik etki olacaktır,  çünkü öncesinde  20 Mayıs’ı, 21 Mayıs’a bağlayan gece  İkizler burcunda Güneş tutulması gerçekleşiyor. Her Güneş tutulması yeniaydır. Ay ve Güneş birleşirler. El Rahman ve El Rahim birleşir. Dişi ve Eril birleşir.  Venüs de, İkizler’de retro iken, içimizdeki dişi ve erilin dengelenmesinin bilincimize yükselmesi anlamında çok büyük bir destek olacaktır ve bu önümüzdeki 584 güne yansıyacaktır. Değerlendirebilmemizi diliyorum.
Daha önceki yazılarımda paylaştığım gibi,  İkizler’in gezegeni Merkür elinde “Kaduse” adlı bir  asa tutar. Kaduse tıbbın sembolüdür aynı zamanda. Cennete geri dönüş yolculuğumuzu, içimizdeki dişi ve eril enerjinin birleşmesini ve dengeli bir şekilde omurga boyunca yükselerek aydınlanmamızı ifade eder. Bu dengeli birleşme ve yükseliş sonsuz şifadır. Şifamızın içten geldiğini anlatır bize!
İkizler burcu dişi ve eril enerjiyi birleştirendir. İkizlerin “öğrenme ihtiyacı içinde olduğu” ve bize yansıttığı “gerçek iletişimde” dişi ve eril dengesi, sağ beyin sol beyin dengesi, yukarı ve aşağının dengesi var. Tanrısal tarafımızla dünyasal tarafımızın dengesi var. Güneş ve Ay’ın, Rahman ve Rahim’in dengesi var.
Hayatımızın her alanı dişi ve eril dengesine ihtiyaç duyar aslında!
Bizim kabımızın içinde ne kadar bütünleşmiş ve dengede enerji var ise, evren tarafından doldurulacak olan  da o dur.
Önümüzdeki dönem, geçmişte eksik kalanların  şimdi tamamlanması, onarılması, yenilenmesi için çok uygun bir dönem. Her anlamda şifalanma için çok uygun bir dönem. Bir anlamda hayatımızın dengelenmesine vesile olacaktır Venüs. Bunu fark edelim. Buna kendimizi açalım. Varoluşa ve Yaradan’a, nefesimize, bedenimizin her bir organına, sevdiklerimize ve hayatımızdaki tüm kişilere, tanımasak da gönül bağı içinde olduğumuz herkese, doğaya ve tüm canlılara, evrensel sisteme, bize destek olan tüm varlıklara yeniden ve yeniden şükredelim. 
Her daim sevgi ve ışıkla kalabilmemiz dileğiyle,
Serpil Doğançay
15 Mayıs 2012/GÜMÜŞLÜK


14 Mayıs 2012 Pazartesi

Isik olsun!

Yarin, 15 Mayis'ta cok ozel bir firsat var arkadaslar: sabah uyandiginiz anda yapacaginiz 3-4 dakikalik bir calisma! Beki 
Not: Gun icinde okursaniz, gun dogumuna niyet ederek yapin calismayi...

Isik olsun!

Bu mesaj, dunyanin neresinde olursaniz olun, siz isik iscileri icin… 15 Mayis 2012’de gundogumu ile birlikte, her birimiz icin isik verme ve hem icimizdeki hem de “disimizdaki” karanligi donusturmek icin cok ozel bir zaman dogacak. Gun dogdugu anda her birimizin yanibasinda iki kapi acilacak: biri isigin, diger de karanligin kapisi. Bu olusum, tek tek dunyada yasayan herkes icin ve toplu olarak hepimiz icin olusacak: yani insanlik ve dunya icin de olusacak. 

Bu ana nasil yaklastigimiz son derece onemli, hem bireysel olarak bizim icin, hem de toplu olarak, isiga yolculugumuzda insanlik ve dunya icin. Sunu hatirlamamiz onemli: eger bizler isigi seciyorsak, bu secimle birlikte her seye sevgiyle yaklasmayi da secmeliyiz. Bu da, karanliga da sevgiyle yaklasmak demektir. Isigi secmek, her seyin ama her seyin Allah tarafindan yaratildigini hatirlamaktir. Yani her seyin ozunun aslinda sevgi oldugunu, baska hicbir sey olmadigini hatirlamak demektir isigi secmek. Isik iscilerine dusen, hem icimizdeki hem de ‘disaridaki’ karanliga sadece ve sadece sevgiyle yaklasmak, ve ona sevgimizi akitmaktir. Icimizde ve disimizda olan her seye sevgimizi akittigimiz zaman karanlik donusur, ya da en azindan isik artar.

Kisa bir sure once rehberim bana Atlantis ve Lemurya doneminden gelen ve unuttugumuz bazi hikayeleri hatirlatti. O zamanlar insanlik olarak bir kez daha isiga cok yaklasmistik. Neredeyse basarmistik. Fakat o zamanlarda bir hata yaptik, ufacik bir hata… Rehberim bu konuda soyle dedi:

“Bazen, isikta olmak, tamamen korundugun iluzyonunu yaratabiliyor, ama burada cok ince bir cizgi var. Ve bazen, maalesef ki bazen, insan isiktayim diye, egosuna yenik dusebiliyor. Bu yuzden gecmiste olanlari hatirlamak, ayni tecrubeleri tekrar yasamamak icin onemli. Hatirlayin: siz isiga ne kadar yaklasirsaniz, karanlik da size o kadar yaklasiyor, cunku karanlikla isik arasinda bir denge var. Sadece karanligi sevgiyle kabul ederseniz, bunu basarabilirsiniz. Karanligi sevgiyle kabul edebilmek icin de, gecmiste olanlari tekrar yasamamaniz gerekir.

Gecmistekiler karanliga sevgiyle yaklasmadilar. Karanlik, isiktakileri sadece isiktakilerin kendilerini karanliga cekmesiyle yendi. Aslinda karanlik hicbir sey yapmadi. Sadece isikta olanlar, “Biz karanliktan cok daha gucluyuz. Biz karanligi yendik!” diyerek, kendi kendilerini karanliga cektiler. Karanlik sadece seyretti.” 

Bu sefer, biz farkli davranacagiz. Isigimiz artirmanin en iyi yolu, karanliga saldirmak degil, karanligi sevgiyle kucaklamaktir. En guclu ve en dogru yol, hem icimizdeki, hem de disimizdaki karanliga sevgi ile yaklasmak, ona derin, icten ve saf sevgimizi yollamaktir. 

“Siz, gunessiniz.” dedi bana rehberim. “Karanligi, kar parcaciklari gibi dusunun. Siz onlara isiginizla dokundugunuzda, onlar da degisecek, sifalanacak ve suya donusecekler.”

Bu sozleri duydugumda gozlerimin onunde beliren goruntu, dogan gunesin dunyamizi aydinlattigi goruntusuydu. Gun dogumu anini dusunun… Gunes ufukta belirir ve gunes yukseldikce, karanlik dagilir, etraf isir. Biraz yukaridan gunesin dogumunu izlediginizi hayal edin: aydinlik yeryuzune yayildikca, karanlik geri cekilir ve isiga donusur. Etraf giderek daha da cok aydinlanir; gayet dogal bir sekilde, buyuk bir guzellikle ve sevgiyle. Iste mesaj da bu.

Yani, 15 Mayis 2012’de uyandigimiz anda, hepimiz icin gecerli olan rehberlik soyle: 

Her iki yanimizdaki kapilari dusunun: isigin ve karanligin kapilari: hem icimizdeki, hem de disimizdaki isik ve karanligin kapilarini. Derin bir nefes alin ve piril piril, simsicak bir gunesin tac cakranizdan girerek, asagiya dogru tum varliginiza yayildigini hayal edin, veya buna niyet edin. Bu gunes vucudunuzdan asagiya dogru inerken, yolundaki her seyi saf isiga donusturecektir. Gunes kalbinize ulastiginda, en cok sevdiginiz insani dusunun. O kisiyle gecirdiginiz en guzel ani dusunun… Yureginizin tamamen sevgiyle doldugu, o buyuk sevginin yureginizden aktigi ani hissedin. O sevginin yureginizden aktigi, yuzunuze sevginin gulumsemesinin yayildigi an, derin bir nefes daha alin ve kalbinizdeki gunesin, sizin sevginizle isiyarak icinizdeki HER SEYI aydinlatmasina izin verin. Isterseniz o an sunu soyleyebilirsiniz: 

‘Icimdeki, disimdaki, butun karanligi sevgiyle kucakliyorum. Sen bensin, ben senim, biz isigiz…’

Birakin o gunes, asagiya insin ve her seyi isiga donustursun. Gunes tabanlariniza ulastiginda, batip tekrar dogmaya hazirdir, tipki Avrupa’da batan gunesin, Asya’da dogmak uzere olmasi gibi. 

Ve simdi, yepyeni bir gunes, dogmaya hazirdir… O yeni dogan gunes, basinizin uzerindeki tac cakranizdan asagiya iner ve her seyi aydinlatir. Biraz once biz, icimizdeki karanligi sevgiyle kucaklarken, gunesin her seyi ama her seyi sevgiye donusturmus oldugunu bilin. Icimizde henuz sevgi olmayan ne varsa, hepsi sevgiye ve isiga donustu – dogal ve guzel bir sekilde, ve sevginin mucizevi gucuyle.

Biz parladikca, dunyamiz da parlar. Ve bu, boyledir.

Cunku icerisi nasilsa, disarisi da oyledir. Ve oyle de oldu.

Sevgi ve isikla,

Beki Ikala Erikli
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...