22 Aralık 2018 Cumartesi

Yıllar sonra, kaldığımız yerden devam...

21 Aralık, yılın en uzun gecesi…..

Bir arkadaşım instagram hesabında 21 Aralık için o kadar güzel dua etmiş ki, bana bu dua uzun süredir yapmadıklarımı, yapıp da bırakmak istediklerimi ve yeni senede yapmak istediklerimi sanki hatırlattı. Bu vesileyle ben de duaya yürekten bir ‘aminnnn’ deyip, yeniden, kaldığım yerden başladım yazmaya…
Öncelikle arkadaşımın duasına bir bakalım. O güzel duada demiş ki :
‘21 Aralık yılın en uzun gecesi. Yaşamımda olan, yaşamıma dokunan, yolumun denk geldiği, bir vakit rastlaştığım ve yaşamıma girecek olan tüm canlılar için niyet ediyorum ki bu gece; uzun süren sorunların çözüldüğü, sancılı problemlerin aşıldığı, süregelen çıkmazların son bulduğu, bitmeyen hastalıkların şifalandığı, sonu belirsiz dertlerin su gibi akıp vuslata erdiği, kararsızlıkların netleştiği, ekmek kavgasında olanların rızkının istikrarla bağlandığı, yarım yamalak kalmış can darlayan her konunun müspet sonuçlara vardığı, aşkla bakan gönüllere aşkın denk geldiği, inanan ve inanmaya niyetli olanların sebatına mükafatlar geldiği, yeni umutların yeşerdiği, sevginin her şeye dokunduğu bir güne dönsün. En güzel günlere gark olalım.’
Hep beraber ‘Amin’ deyip, bu seneyi sonlandırırken kendimize bir bakalım. 2018 yılında neler yaşadık? Yaşadığımız olaylar, hayatımıza giren insanlar bize neler öğretti? Ya da öğretmek için geldiler de acaba biz neleri öğrenemedik? Peki ya yeni seneden neler bekliyoruz?
Sizi bilmem ama ben kendi adıma bazı kararlar aldım bugün… Öncelikle uzun zamandır çektiğim bel ağrısı için artık bir çözüm zamanı dedim. Yıllardır süregelen ama son iki yıldır hayat kalitemi yerlere vuran bu ağrının artık sebebini bulmam ve sonlandırmam gerekiyordu. Bu yüzden yıllardır bana bu işin adresini veren yoga hocam Başak’ın dediğini yapıp Osteopati uzmanı Hümeyra’dan randevumu aldım.
Hayatta hiçbir şey tesadüf değil. Ne bir olay, ne de bir kişi sebepsiz gelmiyor hayatımıza… Yeter ki biz okumayı bilelim. Ama ne yazık ki çoğu zaman dışardan izleyebilmek yerine, olayların içine kendimizi kaptırıp, egolarımın tutsağı olup içinde kayboluveriyoruz. Dersimizi geçemediğimiz için de sürekli ve sürekli sınavlara girip çıkıyoruz. Taa ki anlayana kadar… Tabi anlayabilirsek…
Hümeyra da bana aslında bildiğim ama unuttuğum pek çok şeyi hatırlattı. Son zamanlarda dünya için çok üzülüyorum. Doğayı bozuyoruz, yiyecek doğal hiçbir şeyimiz kalmadı, hava kirli, denizler kirli…
Özellikle de yiyecek konusuna oldukça takıntılıyım, bir yandan kilo vermeye çalışıp, diğer yandan sağlıklı ne bulup yiyebiliriz diye endişelerim gün be gün artarken bugün Hümeyra bana nefis bir şey söyledi. Çok da haklıydı!
‘İnsan bedeni buna da uyum sağlayacak’ dedi. Vücudumuz öylesine mucizevi ki bu sisteme de ayak uyduracak ve bundan sonra bu düzene göre yaşayacak! Biz elbette yine de mümkün olduğunca sağlıklı besleneceğiz elbet, çünkü sahip olduğumuz bütün hastalıkların sebebi beslenme düzenimiz ve doğru bir şekilde değiştirirsek torba torba ilaç içmekten, doktordan doktora koşmaktan rahatlıkla kurtulabiliriz.
Sağlıklı beslenme de bu yılı bitirirken verdiğim kararlardan bir tanesi. Tahılı ve laktozu hiç birimizin öğütemediği apaçık ortada. Çünkü değişen yapılarını sindirecek enzimler vücudumuzda yok. Evet, bedenimiz buna da alışacak ama o güne kadar en azından glutensiz, şekersiz, laktozsuz ve belki de vegan bir beslenmeye geçebilirim diye düşünüyorum. Yavaş yavaş bu konuya eğilip, yeni tarifler deneyip onları da sizinle paylaşacağım. Belli mi olur yeni senede bakarsınız yeni bir blog ile tariflerimi sizlere duyururum J
Hümeyra’nın bana hatırlattığı değerli şeylerden biri de etrafımızı değiştirmeye çalışmamamız gerektiğiydi. Değiştirmemiz gereken sadece biziz. ‘Sen değişirsen dünya değişir!’. 
Herkes bize ayna! Karşımızdaki için ne düşünüyorsak bir dönüp kendimize bakalım, yoksa o düşündüklerimiz bizim için geçerli olmasın?
Bir başka önemli konu sınırlarımızı çizebilmek. ‘Ayıp olmasın diye’ neler yaptığımızı bir düşünür müsünüz? Eminim hepiniz içinizden onlarca hikaye geçirmişsinizdir okuduğunuz anda… Hayatımızı hatta neredeyse bunun üzerine bile kuruyoruz. Hepsi birbiri ile ilişkili aslında. Kendine değer vermek, kendini sevmek, sınırlarını korumak…
Biz aslında karşımızdakini kırmamak için, ‘ayıp olmasın diye’ düşünürken, ya kendimizden ödün vererek istemediğimiz bir şeyi yapıyoruz ya da Hümeyra’nın dediği gibi aslında büyük bir riya içindeyiz. Çünkü sırf kırmamak için belki ona yalan söylüyoruz, samimi davranmıyoruz. E peki bu daha ayıp değil mi?!!
Eveet, meğer bugün epey değerli bir gün olmuş bana. Hümeyra’ya hatırlattıkları teşekkür edip, bel ağrılarımda ilk seansta bile hafifleme hissederek yanından ayrıldım. Ve tabi Hümeyra’yı bana yollayan ilahi sisteme de… J

9 Aralık 2013 Pazartesi

KORKUNLA YÜZLEŞ… HAYATA ‘MERHABA’ DE!


Ay Balık Burcu’nda hareket ediyor. Fedakarlık, özveri ve sevgi temaları yoğun olarak yaşanacaktır. Edebiyat ve sanatla ilgilenmeye müsaittir. Yaratıcı konular hayatımızın gündemine oturur.
Ay-Güneş arasında meydana gelen 90’lık açının etkisiyle eril ve dişil enerjilerde mücadele teması ön planda olacaktır. Yönetici, patron ve üstlerle olan konularda sürtüşmeler ve yanlış anlamalar meydana gelebilir. Temkinli ve sakin olmakta fayda var. Yay ve Balık arasında meydana gelen bu etkileşim kimliğimizi hiçe sayma noktasında bir vericiliği aklıma getiriyor. Rahman ve Rahim sıfatları arasında böylesine bir MÜCADELE olduğu zaman aklıma ŞEFKAT ve MERHAMET arasındaki ince çizgide ciddi bir dengesizlik olduğunu gösteriyor. ALMA ve VERME dengesini iyi hesap etmek gerekir.
Ay-Pluton 60’lık açısı güçlü kişilerin desteğini alacağımızı gösteriyor. Bu her zaman olumlu olarak yorumlanmayabilir. Zira Pluton, sizi manipule eden kişilere işaret edebilir. Balık-Oğlak aksı çalışan bir destek olduğunda psikolojik bağlamda dağınık zihni toplayan bir etkiye sahiptir. Ayrıca, şifalandırıcı özelliklerinizin farkına varabilirsiniz.
Ay-Merkür 90’lık ‘iletişim’ konularında sorunlar yaratabilir. Yazılı ve sözlü her türlü anlaşmada temkini elden bırakmayınız.
Balık-Yay arasında meydana gelen bir açılanma olacağından kafa karışıklığı, dikkat eksikliği veya kendi haklarını hiçe sayarak bir anlaşmaya imza atmayın, söz vermeyin.
Akşam saatlerinde Ay-Satürn 120’lik duygusal denge ve odaklanma kabiliyeti kazandıracaktır.
Balık-Akrep aksında meydana gelen bu açılanma sayesinde geçmişten peşimizde sürüklediğimiz korku, endişe ve sıkıntıları geride bırakabiliriz. Korkuları alt etmenin en güzel yolu KORKUYLA YÜZLEŞMEKTİR. Size sıkıntı yaratan her türlü konuyu yüzleşerek ve teslim olarak Rabbin şifalandıran ellerine teslim edin. Allah’ın kapısında korku ve endişe yok. Sadece SEVGİ var, MERHAMET var, SAĞLIK var… Sadece Vedud esmasının anlamıyla ALLAH’ı kucaklayalım… Korkularla yüzleşerek ‘HAYATA MERHABA’ demeyi öğrenelim.
Ay-Jüpiter 120’lik ilahi iradenin desteğinin ve Allah’ın şifa kapılarının sonuna kadar açıldığını bizlere anlatmaktadır. Zikir, meditasyon, tefekkür ve dua etmek için muazzam etkilerin mevcut olduğu akşam saatlerini değerlendirebiliriz.
En güzele emanet olun, hayırlardan hayrın kolaylıkla gelmesini temenni ederim.

25 Kasım 2013 Pazartesi

Karaciğeriniz Beyninizi Yiyor Olabilir!


Yeni bir araştırma, karaciğer ve hipokampüsün (beyindeki hafıza merkezi) bir proteini aynı anda kullanmak istediğini ve eğer karın bölgesindeki fazla yağ varsa, bu öncelik mücadelesini karaciğerin kazandığını Ekran Alıntısı

gösteriyor. Yani bu araştırma, karaciğerinizin beyninizi “yiyor” olabileceğini gösteriyor.
Fazla karın yağı olan insanlarda, ince insanlara göre hafıza kaybı ve demans görülme ihtimali üç kat daha fazladır. Şimdiyse, bilim adamları bunun nedenini bulmuş olabileceklerini söylüyor.
Karaciğer ve hipokampüsün ikisi de PPARalpha adında belli bir proteini kullanıyor. Karaciğer, bu proteini bel çevresindeki yağları yakmak için kullanıyor; hipokampüs ise bellek için.
Bel bölgesi yağı çok olan kişilerde, karaciğer yağı katalizlemek için fazladan çalışıyor ve bütün PPARalpha proteinini kullanıyor. Yeni çalışmaya göre; önce depoları harcıyor,sonra beyin dahil bütün vücuttan bu proteini alıyor.
Chicago’daki Rush Üniversitesi Tıp Merkezi’nde yapılan ve Cell Report dergisinde yayımlanan araştırmaya göre bu süreç aslında hipokampüsün PPARalpha’sını tükettiği için öğrenmeyi ve hafızayı kötü etkiliyor.
Diğer haber bültenleri, araştırmacıların obez bireylerde ince bireylere göre demans görülme olasılığının 3.6 kat fazla olduğunu söylediğini belirtiyor. Bu buluş 2008′de, Oakland-Kaliforniya’daki Kaiser Permanente Division of Research ‘te yapılmıştır.
Boston Üniversitesi Tıp Merkezi’ndeki araştırmacılar, Annals of Neurology dergisinde 2010′da yayınladıkları bir makalede, ne kadar çok fazla karın yağınız varsa ileriki yaşlarda o kadar çok beyin büzüşmesi ihtimaliyle karşı karşıya olduğunuzu söylediler.
Yeni araştırmadaki sürpriz keşif, hipokampüsün PPARalpha proteinini bellek ve öğrenme için kullanıyor olması ve bunun da bel çevresindeki yağ fazlalığı ve demans/hafıza kaybı arasındaki ilişki için olası bir neden olması.
Rush Üniversitesi araştırmacıları, nörolojik bilimler profesörü Kahan Palinda önderliğinde PPARalpha yönünden fakir fareler yetiştirdiler. Bazı fareler karaciğerlerinde normal PPARalpha değerlerine sahipti ama beyinlerindeki tükenmişti. Bu farelerin kötü bir hafızaları ve düşük öğrenme becerileri vardı. Diğerleri beyinlerinde normal PPARalpha değerlerine sahipti ama karaciğer değerleri eksikti ve beklendiği gibi normal bir hafızaları vardı.
Pahan, araştırmacıların PPARalpha yönünden eksik farelerin hipokampüslerine PPARalpha enjekte ettiklerinde, farelerin öğrenme yeteneğinin ve hafızasının geliştiğini söyledi. Pahan, LiveScience’a şunları diyor:
“Hafıza kayıplarına karşı, beyindeki normal PPARalpha’yı nasıl koruyabileceğimizle ilgili daha çok araştırma yapılmalıdır. Böylece PPARalpha; alzeihmer, demans ve hafıza kaybıyla alakalı sorunlara bulunacak tedaviler için yeni yollar sağladı. Tabii, göbeğinizi eritmek de canınızı yakmayacaktır.”
Çeviren: Hoşnaz Tuğral (Evrim Ağacı)
Kaynak: Scientific American

21 Kasım 2013 Perşembe

KALPLER TESLİM OLURSA ALLAH’A DUALAR ULAŞIR ARŞ-I AZAM’A


Ay-Jüpiter kavuşumu ‘özel’ bir zaman dilimine işaret ediyor. İlahi irade enerjisini bizlere sunuyor. İlahi temaların gerçekleşeceği önemli bir günde olduğumuzu söyleyebilirim. Jüpiter, şifa, bolluk ve bereket enerjisini ruhsal alandan fiziksel alanımıza doğru akıtacak. Dua ve ibadet için muazzam uygun etkiler mevcut.
Özellikle; sabah erken saatlerde Ay-Jüpiter’in tam kavuşum anlarını tüm dilek ve isteklerin kabulü için sizin için hazır bekleyen açık kapıdan geçerek değerlendirin. İnancın derinine inildiği ölçüde içimizdeki muazzam iyileşitirici gücün farkına varabiliriz. Kalbi teslimiyetin açığa çıkaracağı fiziksel alandaki gerçekliğin deneyim alanı sıradışı deneyimler yaşamamıza yardımcı olacaktır. Dua enerjisine ellerimizi açarak Dua’nın kendisi olabilmek mümkündür. Rabbin esmaları kendisini açığa çıkartmak suretiyle varlığının gerçeklik alanındaki boyutunu aşikar edecektir. Toplu dua, meditasyon ve tefekkür edebiliriz. Cuma Günü’nde meydana gelen bu etkiyi elimizden geldiğinde doğru şekilde değerlendirelim.
Nefsin gözü dönmüş açlığını Rabbin Nurlu bereketiyle doyarak yanıtlayalım zira Arşın kapıları ve melekler yanımızda olacaklar. Allah’ın Selam ismiyle Selam edelim tüm yaratılmışlara.
Ay-Satürn 120’lik enerjisi inancın bereketli topraklarında arşa uzanmış ellerimizin boş çevrilmeyeceğini söylüyor. Kuantum düzlemde enerjilerin açığa çıktığı ‘dua’ ve ‘tefekkür’ dolu nidaların fiziksel alemin gerçeklik boyutunda vücuda geleceğini anlatıyor.
Ay-Mars 60’lık tüm bu yararlı etkileri açığa çıkartacak enerjiyi aktive edecektir. Nasibin imanlı kıyılarında, Allah’ın esmalarını kendimize zırh ederek dualara yönelmek günü doğru değerlendirmek açısından önem arz etmektedir. Kalbim atsın ALLAH, sözüm olsun ALLAH, bereketim olsun Ya Hu diyerek gerçek algısında değerlendirmeye aldığımız Zan perdesini aralayarak hakikatin som gerçekliğine bakalım.
Som Gerçeklik astrolojide Güneş enerjisi denen Ruh’un Rab parçasıdır. Vicdan terazisi Rabbin tarafına kaydıkça ruhsal gerçeklik fiziksel gerçekliğin yansıması olmaya başlar. O’ndan Sana; Senden O’na akmaya başlar tüm isimler. İsimler çoğul görünse dahi Tek’in Seyri başlar gönüllerde. Dua ve dileklerinizi en yüce merci olan gönlünüze iletin çünkü O size şahdamarınızdan daha yakın!
En güzele emanet olun, hayırlardan hayrın kolaylıkla gelmesini temenni ederim…

17 Kasım 2013 Pazar


Gunaydinnnn….

Bugun dolunay gerceklesecek...Bildiginiz gibi dolunay birakmak istediklerimizi birakmak;negatif tum dusuncelerimizi;egolarimizi olumluya donusturmek icin harika bir firsat..
Yeniay'da baslagiclar icin dua ederken;dolunayda birakmak istediklerimiz icin veda yapabiliriz...Benim soyle bir calismam var Beki'den ogrendigim..

Negatif olan;size endise veren;ne kadar duygu ve dusunceniz varsa bir kagida yazin...Basmelek Mikail (tum ego ve olumsuz dusunceleri olumluya cevirendir)'i yardima cagirip soyle diyorum:
"Sevgili Mikail;lutfen gel ve bana yazdigim;dusundugum va dile getirmeyi unuttugum;hatirlayamadigim;gecmisimden gelen ne kadar olumsuz varsa lutfen bunlari al ve bana olumluya donustur"

Aklima gelen ve hayatimda olmasini istemedigim olumsuzluklari soyle orneklendirebilirim:

*Sinir-stres
*Korkular (olum;yaslanmak;hastalanmak;parasizlik;basarisizlik;yalnizlik)
*Sevdiklerini kaybetme korkusu ve endisesi
*Sevdiklerinin basina kotu bisey gelecek endisesi
*Affedememe (kendimi ve digerlerini)
*Suphe (kendime;hayata;Allah;a;inanca)
*Kin besleme
*Evhamlilik hali
*Endise hali
*Bagimliliklar (sigara;alkol;v.s.)
*Basarisiz olma korkusu
*Karasarlik
*Negatif dusunme
*Umitsiz kalma
*Aldatma
*Huzursuzluk
*Isyan
*Sevgisizlik
*Caresizlik
*Hirs
*Asiri titizlik
*Takinti
*Intikam hirsi
*Hareketsizlik
*Tembellik
*Kendine guvenmeme
*kendini begenmeme
*Digerlerine ve hayata;inan sistemine guvenmeme durumu
*Vicdan azabi
*Sucluluk duygusu
*Yasamla ve kendimizle barisik olamamak
*Cok yemek yemek aliskanligi
*Spor yapmama aliskanligi
*Hava kirliligini
*Radyasyon
*Depremler ve dogal afetler
*Susuz kalmak
*Cevre kirliligi;teknolojik kirlilik;dogal dengenin bozulmasi
*gecmis yasamlarimizdan getirdigimiz tum kotu anilar


Siz de kendi vazgecmek istediklerini yazarak bu ritueli yapabilirsiniz..05.45'te yapamazsaniz da uzulmeyin;dolunayin etkisi tum gun devam eder...
Tum olumsuzlari cennet gonderip;olumlularla degis tokus etmek niyetiyle...
Sevgi ve isikla kalin;gokkusaginiz bol olsun...:))

15 Kasım 2013 Cuma

Dizginleri ele alma zamanı – Boğa Dolunayı


Son zamanlarda ayağımızı yere basacak, topraklayacak enerjilere ihtiyacımız var ve bu Pazar (17 Kasım) gerçekleşecek Dolunay, Boğa burcunda ve bu ihtiyacımıza yetişiyor.
Son zamanlarda beş gezegen ve Güneş su burçlarında ve bu dönem topraklanma ihtiyacımız daha da arttırdı. Bir de Akrep burcunda güneş tutulması geçirdiğimize göre bu dönemi dört gözle bekleyenler olduğunu hissedebiliyorum.
Boğa burcunda gerçekleşecek bu dolunayla yaşamdaki güven ve stabiliteyi sağlayan konuları gözden geçirme zamanı. Yaşamınızda güven ve kalıcı stabiliteyi neler sağlıyor? Toprak burcu olan Boğa, materyal güvenlik, değerler, sahip olduklarımız, güzellik, sakinlik ve kişisel-değeri temsil eder. Dolunaydan önce ve sonraki 3-4 gün bu dolunayın etkileri altında olduğumuzu da hatırlatmak istiyorum.
Boğa’nın verdiği potansiyel güç; çalıştığımız iş ve projeler üzerinde kararlılık ve konsantrasyon. Bu etkilerle aceleci değilizdir, yetişecek bir yer yoktur. Koşturmak yerine, yaşamın verdiği güzelliklerin keyfine varırız. Uyumlu ve keyifli bir seviyede kalırız. Bu dolunayda kendimize hak ettiğimiz keyifli ortamları yaratalım, enerjiler bunu bize sunuyor. Dünyevi güzelliklerin kıymetini bilirken de şükür hissiyatını açığa çıkartmak ve yükseltmek yine bu dönemi en verimli şekilde değerlendirmemizi sağlar.
Son zamanda yaşadığımız türbülanslı dönemin, değişikliklerin, bağların kopmasından, duygusal durumlardan gelen huzursuzlukların ötesine geçtiğimizin sinyalleri veriliyor önümüzdeki günlerde. Yeni kapılar aralanmadan evvel, bir durup, nefes alma zamanı. Bedenimizde biriken stresi de Yoga, doğada yürüyüş ve derin farkında nefeslerle rahatlatma zamanı.
Boğa dolunayında odak noktalarından birisi de “bağımlılık”. Sağlıksız bir şekilde bağlandığımız huyları, alışkanlıkları, kişileri, ilişkileri ve konulara ciddi anlamda odaklanma zamanı. Bu bağımlılılkların altında yatan duyguları, bozulmuş bakış açılarını, sınırlayan inançları, korkuları ve yetersizlik hissiyatından kaynaklı cesaretsizliklerin gözünün içine bakma zamanı. Bu tür bağımlılıklar yaşam enerjimizden çalar, ve yaşam akışımızı statikleştirir, yerimizde saydırır. Bağımlılıklar sahte güvenlik veya stabilite hissiyatı verirler, bu yüzden de yaşantımızı kişilere ve şeylere bağımlı harcar gideriz. Dizginleri ele alma zamanı.
Materyel alanı yöneten Boğa burcu etkisinde olduğumuz bu dönemde, para durumları duyguları tetikleyip tepkiler verilmesine neden olabilir. Aceleci bir tavırla, egonun ön gördüğü şekilde materyel durumu düzeltmeye çalışmak yerine, neden daha derine gidip kişisel-sorgulamaya başlamayalım? Arzuların arkasında ne yatıyor? Sizi onlara iten şey ne? Değerinizi bu materyal şeyler mi belirliyor? Nereye, ne kadar? İçinizdeki yetersizlik duygusunu materyel ile tatmin etmeye mi çalışıyorsunuz? Eğer para ile olan ilişkinizi şifalandırabilirseniz, yaşam kaliteniz daha önce tatmadığınız tatminkarlıkta değişir. Şifalandırırsanız hayatınıza çekeceğiniz insanlar sizin gerçek değerinizi bilecek ve size gösterecek insanlar olur.
Bu dolunay, rahatlayıp, duyumlarımızın farkındalığında, dünyevi nimetlerin kıymetini bildiğimiz, sağlıklı beslendiğimiz, güzel aromatik kokular ve atmosfer içinde olduğumuz, harika dostlarla muhabbet içinde olduğumuz, değerli anları onore etme zamanı.
Yavaşlayıp, her tecrübenin değerini bilme zamanı. Adım adım, her basamağın manasını anlama zamanı. Ayakları yere basma zamanı.
Bu dolunay meditasyonunda kendimize söyleyeceğimiz cümleler ve akabindeki hissiyat şöyle olmalı:
“Bağımlılıklarımı derinden bırakıyorum” – “Ben güvenilir ve sağlam bir kişiliğe sahibim”
http://gulenaypema.com/makaleler/merkur-bogayi-ziyarette-kalici-misafir-edalari/dizginleri-ele-alma-zamani-boga-dolunayi/

10 Kasım 2013 Pazar

"Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e İthafımdır"..Guclu Metin


Bugun yine sizlerle Guclu Metin'in sahane yazisini paylasmak isterim isterim.. Ve bu vesiyle sevgili ATA'ma sonsuz tesekkurlerimi iletmek isterim..
"Ölüm sadece bir boyut değiştirme anıdır. Ölüm sadece sonsuz ahiret yaşamına açılan bir penceredir. Ruhun davullu zurnalı bayram eylediği, sonsuz ışık ve sevgiyle Yüce Rabbi’yle bir olduğu AN’dır. İnsanlar fikirleriyle her daim YAŞAMAYA devam eder. Sen yaşıyorsun…  Sana Allah’ın SELAM esmasıyla selam eder, sonsuz hayatta BA’S olduğun 10 KASIM 1938 doğum gününü kutlarım… İzninle, Ölüm Anı’nı ‘örneklem’ olarak kullanarak Astrolojik Verilerin doğruluğunu göstermek istiyorum. Biliyorum! Sen her zaman YENİYE, BİLGİYE ve ÖĞRENMEYE açıksın… Teşekkür ederim… En güzele emanetsin, hayırlardan hayır oldun…
İçten saygı ve sevgilerimle,
Güçlü Metin
ATATÜRK’ÜN ‘ÖLÜM ANI’ ASTROLOJİK VURGULARI VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ BAĞLANTISI
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle anarak analizime başlamak isterim. O bir düşün adamı, O bir asker, O bir DÜNYA İNSANI’ydı. Astrolojik olarak Ata’mızın 10 Kasım 1938 09.05’te İstanbul’da hakkın rahmetine kavuştuğunu biliyoruz. Ata’mızın ‘ölüm anı’ ele alınarak astrolojik bağlamda ÖLÜM tesirini ve FİKİRLERİ’nin kalıcılığını hangi tesirler altında günümüze kadar sürdürebildiğiniz sizlere dilim döndüğü bilgim yettiğince astrolojik veriler ışığında anlatmaya çalışacağım. Mustafa Kemal Atatürk vefat ettiği anın haritasını çıkarttığımızda gökyüzünde Yay Burcu yükselmekteydi. Belli değerleri olan, ülkülü, kişilik sahibi, evrensel düşünmeye ve genişlemeye müsait bir davranış modeline işaret etmektedir. Aynı zamanda Atatürk’ün karakteriyle birebir örtüşmektedir.
Yönetici dispozitör Kova Burcu’nun 23 derecesine yerleşerek 4.ev içerisinde yerini almıştır. Jüpiter, ilahi temayla yakından ilişkilidir. Kova Burcu’nda olması yine Atatürk temasıyla yakından ilişkilidir. Çünkü, Atatürk Kova Burcu insanlarına özgü DEVRİMCİ VE ÇAĞDAŞ bir liderdi. Jüpiter, Atatürk’ün eğitici, öğretici ve genişlemeye muktedir taraflarını anlatmaktadır. Hem Kova Burcu hem Jüpiter bir araya gelince GENİŞ UFUKLARA SAHİP BİR LİDER OLAN ATATÜRK temasına ulaşıyoruz.
Ana göre çıkartılmış haritada yaşam enerjimiz, ‘persona’ yani davranış modeli, toplumsal maskemiz olan ASC yöneticisi olan Jüpiter Kova Burcu’nda 4.eve yerleşmesi oldukça manidar bir olguyu gözler önüne sermektedir. Zira, 4.ev HERŞEYİN SONU yani ÖLÜM temasıyla yakından ilgilidir. Aynı evin içerisinde ‘kıstırılmış burç’ olarak tabir ettiğimiz Balık Burcu’nun yerleşmesi kayıp, bırakmak, terk etme ve öteki aleme intikal konularının tamamen netleşmesine olanak tanıyor. Jüpiter aynı zamanda Balık Burcu’nun yönetici gezegeni bu arada(!) Burada, AN HARİTASI önemli bir düşün adamının sonuna işaret ediyor olabilir.
Diğer vurguları incelemeye devam edersek; 4.evle(herşeyin sonu) ilişkilendirilen Yengeç Burcu’nun yönetici gezegeni Ay’ın İkizler’de yerleşerek 4.evdeki Jüpiter’le 120’lik açısı yapıyor olması herşeyin sonu yani ÖLÜM TEMASI’nın rahat akışına işaret eder. An Haritası’nda ayrıca Ruh, Yaşam, Sağlık enerjisiyle özdeşleşen gezegen GÜNEŞ’in Akrep Burcu gibi ölüm temasını vurgulayan bir evde yerleşmesi hem de an’da 12.ev gibi BIRAKMAK ve TERKETME teması yani ilahi olana aşkınlık mertebesiyle ilişkilendirilen bir evde KAD ile birleşmesi ÖLÜMDÜNYA’DAN AHIRETE GÖÇ temalarını oldukça güçlendiriyor.
Güneş(Lider) 12.Evde(kayıp) Jüpiter(filozof savaşçı) 4.evde(herşeyin sonu) gibi yerleştiklerinden, KAD ile birleşmesi kitleleri etkileyen bir KAYIP olacağını ve ÖNEMLİ birinin O anda kaybını tescillemektedir. Ve dahi; Güneş’in GAD ve Uranüs kavuşumundan 6.evden karşıt alması ÖLÜMÜN kronikleşen bir rahatsızlıktan zuhur edeceğini anlatıyor. Dahası; Satürn ‘Yaşam Enerjisi’ ile bağdaştırılan Koç Burcu’na yerleşmiş, Retro durumda seyrediyor. Bu da, Satürn(olgun bir ruh) Koç(öncü savaşçı) vasıflarıyla Retro düzleminde olayın tekamül sürecinin tamamlandığı sinyallerini veriyor.
Ayrıca, Pluton 8.ev’de yerleşerek ASC Jüpiter’ine uzakta olsa bir 180’lik yaparak ÖLÜM’ün ani bir şekilde gerçekleşeceğini ayan beyan ortaya koyuyor. Tüm bu etkileşimleri ülke haritamız üzerinden ele alırsak, daha da ilginç bir durum ortaya çıkıyor. Ölüm Anı’nın ülke haritamızla biwheel tekniğini kullanarak üst üste koyduğumda astrolojinin gerçek bir ilim olduğunun yanı sıra Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümü yani çok önemli bir liderin Türkiye tarafından kaybedileceği ortaya çıkıyor. Ölüm Anı’nın yükselen yöneticisi Jüpiter, ülke haritamızın 8.evine yerleşerek ölüm temasına destek vermesinin yanında Türkiye’mizin doğum anı haritasının Ay Burcu ile birleşen Ölüm Anı Ay Burcu olan İkizler’in kavuşumu çok manidar hem de 12.evde! İşte bu noktada 8.ev(ÖLÜM) ve 12.ev(kayıp, bırakma, ALLAH’a ulaşma) temalarını barındıran evlerde 120’lik akış meydana gelerek ÖLÜM VE ALLAH’a ulaşma etkisini gözler önüne seriyor.
Ölüm Anı’nın Güneş’i ülke haritamızın 5.eviyle kavuşarak sahne önünde, tanınan, bilinen ÖNEMLİ birinin kaybına işaret ediyor. Dahası ülkemizin Güneş’iyle kavuşum halinde olması ülkece yasa, sıkıntıya ve kayba uğradığımızı alenen ortaya koyuyor. Yine Ölüm Anı’nda Satürn Rx ‘in ülke haritasının iktidar ve yöneticilerle ilişkilendirilen 10.evine düşmesi. İktidar sahibi bir yöneticinin kaybını açıkça gösteriyor. Satürn görev, kural ve disipline olarak yeniden yapılanma ile doğrudan ilişkilidir.
Retro durumda olması karmik, görevli ve tekamülünü tamamlayan bilge bir ruhu anlatırken Koç Burcu’nda yerleşmesi öncü, bilge bir savaşçının ölümüne işaret etmektedir. Mustafa Kemal Atatürk ve Fikirleri’nin hala aynı AYDIN ve BERRAK güzellikte yaşıyor olması ÖLÜM ANI haritasında Güneş’in KAD kavuşum yaparak 12.evle ilişkilendirilen kollektif bilinçaltından gelen ALLAH’ın derin bilgi ve bilgeliğini insanlara aktararak unutulmayacak bir devrim yarattığını gösteriyor.
Ayrıca; Jüpiter’in sonsuz bilgelik ve ilahi görevli vasıflarını atalardan getirdiği mirasla YARINLARA aktarması, Ölüm sonrası başarı ve tanınmanın sürekliği ise; 4.evdeki(ölüm sonrası kişi nasıl anılacak) sorusuna cevap vermiştir. Elbette, Mustafa Kemal Atatürk’ün net doğum tarihi elimizde olmadığından elimizdeki Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve Atatürk’ün ölüm tarihi verilerinden yola çıkarak kısıtlı olsa da; değerli ve sağlamasını kendi içinde sunan gizemli astrolojik verilere ulaşıyoruz. Yeniden başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimize ve vatanı için mücadele ederken hayatını kaybetmiş atalarıma ve büyüklerime Allah’tan rahmet dileyerek sözlerimi noktalamak isterim…
Huzur, Barış ve Mutlulukla,
Güçlü Metin
http://guclumetinleastroloji.blogspot.com/
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...