28 Şubat 2013 Perşembe

10.Gun-Neyi bekliyorsunuz..



Uzerinizde kirmizi birsey var mi?...))
Bir anda kendimi ogretmen gibi hissettim.."Himmmm;soyle bakiim..giydin mi kirmizi bisey;ha...seni seni..."filan deyip;kulaginizi soyle bir ceker gibi gordum kendimi...:))Onceki gun ilk gunden itibaren yapmaya basladiklarimizi bir daha okudum..Actim bir cizelge onume;gerceklesmesini istedigim mucizeleri tek tek yazdim;sonra da gun gun karsilarina o gunun yapilmasi gerekeni neyse onunla ilgili olanlari yazdim..Farkettim ki bazi seyleri yazmama ragmen;aslinda uygulamamisim..:((Ozelikle 7.gun dikkatimi cekti..Simdiki an onemlidir..Mucizelerimizle ilgili "O AN'da yapabileceklerimiz..!!Mesela:
-Ruh esi istiyorum;o anda begendigimiz kisiyi arayabilirdik;yaptik mi :HAYIR!
-Yeni bir is mi istiyoruz:O Anda ilgili maili gonderdikmi;ya da CV'mizi gonderdik mi? :HAYIR!
-Yeni bir ev mi istiyoruz:Nasil odeyecegimizi dusunmeksizin ilanlara baktik mi?HAYIR!
Hayal etmek;yaratmanin bir parcasi..Su anda zaten odeyemem ki deyip;silip atmak gerceklesmesiniz istedigimiz mucizeyi de silip atmaktir aslinda..Kartlarda DAYDREAM cikanlar hatirlasinlar;ne diyorum:Hayal edin;hayal ettikce yaratiyorsunuz...:))
gibi gibi...O halde bugun simdi ;hemen O anda neler yapabilecegimize bir daha bakalim..Ertelemeyelim..Adim atalim;cok onemli...:))
Dun aksam bir arkadasim geldi..Is yerinde birileriyle takismis;konuyu anlatiyor:'O oyle dedi;ben de sinirlendim boyle dedim..iste boyleydi de oyle oldu"..di..di...di...Verdigi cevaplara baktim:Tamamen egonun yonetiminde;altta kalmiycam;o bana bunu dediyse ben de ona bunu diycem;ama sonucta herkesle dalasan;uyari alan;istediginden ve hayallerinden bu yuzden uzaklasan;ustelik de kalbi son derece temiz olmasina ragmen yanlis anlasilip;hatali bulunan;hatta hakliyken haksiz duruma dusen...Onunla ona caktirmadan bir calisma yaptim:Ben dalastigi kisi oldum ve ona hirsla ve sinirle verdigi cevaplar yerine kalpten giden;sevgi dolu cevaplar verseydi sonuc ne olurdu gostermeye calistim..O zaman karsisindaki de bagirmak ve sikayet etmek yerine;tam tersi geri cekilip hatta mahcup olmaz miydi?Onun da hem karsisindakiyle;hem ustleriyle iliskilerinde iyi yonlu bir gelisme olmasi mumkun muydu?EVET!!!..
Hatirlamamiz gereken tum bu calismlarda 2 amac var:Frekansi yuksek tutmak ve Egoyu yenmek...

Simdi yine bir kart cekicem hepimiz icin:Inanmiyorum..Dunku kartla ayni kart cikti!!PLAY..Demek ki yapmamisiz..:))..Isimizi eglenceli hale getirelim..Ise biraz ara verelim..Endise etmeden kendimize bir odul verip mola verelim..Hayatin keyiflerine bakalim..Yaratilanlara bakip sukredelim;sahip olduklarimza tsk edelim..Sonra yuksek bir enerjiyle isimize geri donelim..Bu arada 7. gun icin;o anda yapabileceklerimiz icin tekrar bir goz atalim...O an'da yapabilecegimiz ne varsa simdi yapalim....



10. Gün — Neyi Bekliyorsunuz

Yaşamımızı beklentilerle veya güvenle idare edebiliriz. Beklenti halinde olduğumuzda, neyin gerçekleşeceğini her zaman biliriz, çünkü bu geçmişte gerçekleşmiş olan şeydir. Güven içinde olduğumuz zaman, neyin gerçekleşeceğini bilmeyiz ve bu tedirgin edici bir süreç olabilir. Ancak mucizeler yarattığımızda ve zihin halimizi değiştirdiğimizde, beklentilerimiz ile ilgili ne yapacağımıza karar vermeliyiz.
Beklentilerimiz gerçekleşeceğini ‘bildiğimiz’ her şeyi kapsar, ‘inanç’ mümkündür, beklentimiz belli bir şekilde gerçekleşecektir, çünkü geçmişte de her zaman bu şekilde oldu. Eğer daha önce mucizeler yaratamadıysanız veya yapmaya çalıştığınız her şey bir şekilde tersine dönüyorsa, bunun nedeni beklentileriniz olabilir.
Bugün, mucize listenize bakın ve her bir mucize için, onunla ilgili sahip olduğunuz beklentileri yazın, hem bu mucizeleri bloke edenleri, hem de onları yaratmanıza yardımcı olanları yazın. Beklentilerinizi anlamak, geçmişte ne olmuş olursa olsun, kendinizi şimdiki anda mucizelerinizi çabasızca tezahür ettirebilmenin titreşimine koymanıza yardım eder.

Gelen yanitlardan bazilarini yine sizlerle paylasmak istedim:

kırmızıııııııııııııı :))




Fatoş'cum farkettim ki ben 3 gündür siyah tek renk giyiniyorum ve 3 gündür gergin, demoralize, enerjisiz durumdayım... şimdi kırmızı bir ruj sürdüm :)

hazır kendime şu yoğun zamanda 5 dk ayırmışken ben de kendi terapimden bahsetmek istiyorum...

çok istediğimiz şeyleri zaten sen bize 1. gün yazzdırmıştın, ben bu bana göre mucize olarak sıraladığım şeyler gerçekleşsin diye uzun zamandır evrene sesli mesaj gönderiyorum... arabaya bindiğimde bi başıma iken yüksek sesle ama gürültülü derecesinde değil, bu isteklerimi sesli dile getiriyorum... akşam başımı yastığa koyduğumda yine tekrarlıyorum karanlığın içinden evrene, sabah uyanıyorum yine, paraşutle uçarken yine :) yılmıyorum, evren duyup da geri dönene dek devam edicem, içlerinden gerçekleşenleri listemden çıkarıp yenilerini ekliyorum... insanın düşünce gücüne %100 inanıyorum, enerji göndermesine yine öyle.

hayat zaman bi şekilde geçiyorrr, önemli olan huzur ve mutlulukla geçsin, bunlar da para ile olan satın alınabilen şeyler değil, tercihlerimize göre huzur ve mutluluğu yakalama / sürdürme aslında bize bağlı... bize huzur vermeyecek bir ilişki peşinde yıllarca koşmak boşa zaman kaybından başka bir şey değil ama kadınlar maalesef belli bir yaşa kadar bunu yapıyor,
ancak yıllar sonra huzurlu ilişki istiyorum diyebiliyor. Karşımızdaki insanları tanımaya fırsat vermemiz gerekir deriz ama vermeyiz, dinlmeliyiz deriz ama dinlemeyiz, geçmişten ders alalım deriz ama almayız... yani biz sadece konuşuruz eyleme geçmeyiz... oysaki eyleme geçtiğimiz zaman başarılı olabiliriz...

ben senin 1. günkü mesajınla listemi oluşturdum ve gerçekten aynı gün bana göre büyük cesaret gösterip eyleme geçtim:) olur olmaz demiyorum , olacağına inanıyorum...

27 Şubat 2013 Çarşamba

9. Gun -Renkleri kesfedelim ve meleklerden yardim isteyelim..



Dun o kadar enerjisizdim ki...Ve nedense hepimizin enerjisiz oldugunu hissettim..Bir ara gunese bahane buldum;gunas yok o yuzden enerjim yok dedim..2 cok guzel arkadasimdan harika mesaj geldi..Biri; ki kendisi burda :)) "gunes senin icinde" dedi ki harika bir cevapti aslinda..Evet;gunes icimizde...Kendimiz ve cevremizdekiler icin icimizdeki gunesi hic bulutlandirmamiz lazim..Diger bir arkadasim da "Aynaya bak" diye yazmis..Hatta tam olarak soyle yazmis:"Aynaya bakmalısın kesinlikle.. ;) Dışardaki güneşin yan etkileri de war :) (hoş senin de yan etkilerin olduğu söylenebilir ama sendekiler radyasyon gibi can alıcı değil :O)"....
Tum calismalar;arayislar;egolarimdan kurtumaya calismak;her sey ama hersey aslinda frekansimizi yuksek tutmak icin..Frekansimizi daima DIK tutmaliyiz;yataya gecmesine izin vermemeliyiz...Onemli olan kendimizi mutlu ve huzurlu edecek seyleri bulmak..Arada bir gercekten bir DURUP;disardan kendimize bakmayi becerebilmeliyiz..Bugun enerjisiz oldugumu soyluyorum ama yukardan bakabildigimde enerjimi dusurmem icin hic bir sebep olmadigini gorebiliyorum..Ustune ustluk;o kadar mucizelerle dolu bir gunken..Dun de soyledigim gibi ;gelen dergide Stonehenge ile ilgili bir sey bulacagimi dusunuyorum;dergide buluyorum..Oraya nasil gidecegimi ogrenmek icin Londra'da yasayan bir arkadasima mail atiyorum;5 dakika sonra Elif beni arayip gecen ay Londra'dayken oraya gitmek istediklerini;ve Londra'dan nasil gidecegimi soyluyor bana..Baska bir sey dusunuyorum;pat karsima cikiyor..Her sey;her an mucize..Kuzenimle konusuyorum;onu renksiz giyinmis goruyorum zihnimde..Oyleymis;aksam eve donerken alisveris merkezine ugramasini soyluyorum..Renklenelim arkadaslar...Hani kibar dedigimiz renkler var ya,BOS VERELIMMMMM...Vizondan vazgeciyorum ben de...:))


KIRMIZI GIYELIM-BİRİNCİ ÇAKRA (Kök Çakrası) Birinci çakra üreme organlarıyla makat arasında yer alır ve aşagıya dogru açılır. Beden ve bedenin fiziksel fonksiyonlarıyla ilgilidir ve kişiyi yeryüzüne, maddi dünyaya bağlar.Rengi alev kırmızısıdır.Gelişimimizin ilk yedi yılında, ideal olarak kendimizi bu bilinç ortamında ifade ederiz. Beslenmek, altımızın değiştirilmesi ve asal olarak "hayatta kalmak" la ilgiliyizdir. Bu yüzden kök çakrası aynı zamanda "yaşam çakrası" olarak anılır.
Birinci çakrası açık olan kişiler dünya yaşamına çok iyi uyum sağlarlar.k çakrası kanalıyla ifadenin sınırlı olması, sık sık maddi dünyayla olan ilişkimizin güvensizlik duygusu olarak yansımasına yol açar. Bunun sonucunda şiddet dolu yada para canlısı davranışlar ortaya çıkar. Kişi kendisini "havada" hisseder ve çevresiyle olan ilişkisinde yabancılık duyar veya çevresinden kopuktur.Bu çakrayla ilişkisi olan duygu "korku" duygusudur.
İlgili sistem ve organlar:
- Tüm fizyolojik ve psikolojik beden, bağışıklık sistemi

Bağlı hastalıklar:
- Fiziksel ve psikolojik direncin kırılması, Duygularda belirsizlik ve kararsızlık

Bu cakrayi aktive etmek icin kirmizi giyelim..Her gun uzerimizde mutlaka kirmizi birsey tasiyalim..Yasam enerjimizi yuksek tutar...

TURUNCU GIYELIM-IKİNCİ ÇAKRA (Kuyruksokumu Çakrası) İkinci çarka cinsel organların üzerindeki bölgededir ve rengi turuncudur. Yaşamımızın yedinci yılından, on dördüncü yılına kadar, duygusal ve cinsel bedenimizi keşfetmeye başlarız. Fiziksel bedenimiz ve bireyselliğimizle ilgili yeni bir farkındalık oluşmaya başlar. Bununla birlikte düş gücümüz ve yaratıcılığımız evrim sürecine girer.
Pelvis, üreme organları, mesane ve lenf sisteminin çalışmasıyla ilgilidir.Ayrıca kişinin yaratıcılığını, cinsel fonksiyonlarını ve başkalarıyla olan ilişkilerini etkiler.Bu çakra, böbreklerin yin kısmı, kadınlarda yumurtalıklar, erkeklerde testisler ve prostatla bağlantılıdır. Su elementi ile (yaşamın özüyle) ilişkilidir ve bedendeki kan, idrar ve lenf gibi sıvılarla faaliyet gösterir.Yumurtalık kisti yada tümörü, göğüs problemleri (bunlar da üreme sistemiyle bağlantılıdır), kısırlık, iktidarsızlık, adet öncesi gerginlik, saplantılı ve zorlayıcı cinsel davranışların tümü, kendimizi cinsel çakra kanalıyla ifade etmekten belli bir düzeydeyken vazgeçmeyi seçtiğimizin işaretleri olabilirler.Bu seviyede kendimizi ifade etme eksikliğimiz, yaşam sürecinde karşımıza çıkan birçok hastalığın temelini oluşturabilir. Bedenimizi reddedersek kendimizi reddediyoruz demektir. Kendini reddetme bağışıklık sistemini tüketir. Duyularımızı ve cinselliğimizi reddetmemiz, yaşam enerjimizin depresyona girmesine neden olur. Özümüzde varolan mutluluk kapasitemizle bağlantımızı koparır ya da onu dramatik bir biçimde sınırlarız.
İlgili sistem ve organlar:
Erkekte; Penis, Prostat, Testisler Kadında; Vajina, Yumurtalıklar, Rahim, Fallop tüpleri;Böbrekler ve bağırsaklar

Bağlı hastalıklar:
- Prostat iltihapları, cinsel sorunlar, rahim enfeksiyonları, Cinsel soğukluk, iktidarsızlık, ağrılı ve düzensiz regller, Erken boşalma, Özgüven eksikliği
,Sindirim ve beslenme bozukluklari.

SARI GIYELIM-ÜÇÜNCÜ ÇAKRA (Solar Pleksus-Göbek Çakrası ) Üçüncü çarka göbeğin biraz üstündedir, rengi sarıdır.Bu bölgede bulunan mide,karaciger,dalak,safra kesesi,sindirim sistemi,böbrekler ve sırtın alt bölgesini etkiler. Bu çarka duygusal bedenle direk olarak bağlantılıdır, kişinin duygularını,arzularını,yaratıcılığını ve tüm ilişkilerini etkileyip yönlendirir.Ondört yaşına geldiğimiz zaman, kendi kişisel gücümüzle ilgili duygularımızı (bu sözcük olumlu anlamda kullanılmaktadır) ve bunları düşler halinde gerçekleştirme yeteneğimizi geliştirmeye başlarız. Çoğunluğumuz ilk iki çakrayla rahatsız edici bir biçimde mücadele ettiğimiz için, bu yaşlara geldiğimizde kişisel gücümüzle ilgili duygularımız çoktan bozulmuş, sınırlanmış ya da yok olmuştur.Solar pleksus çakrası, mide (sindirim), dalak (kanın transformasyonu ve arınması),pankreas (sindirim için gerekli sıvıyı, pankreatin ve insülin salgılar), karaciğer (safrasalgılar ve karbohidratları enerji ve glükoza dönüştürür) ve safra kesesi (safrayı depolar) ile bağlantılıdır. Bunlar sadece besinleri değil, duyguları da sindiren ve özümseyen organlardır.Sağlıklı bir organizmada, beden besinlerin sindirimini ve özümsenmesini tamamladığı zaman, organik bir süreç olan duygusal senteze devam eder. Midemizin guruldamasının acıktığımız anlamına geldiği gibi yanlış bir anlama içindeyiz. Midenin guruldaması dışkının atılmasını etkileyen peristalsisin (sindirim ve bağırsak kanallarındaki kasların çekilmesi) belirtisidir. Peristalsis genellikle, duygusal düzeydeki sentezi gösterir.Hepimizin sinirliyken midemizi tıka basa doldurduğumuz ya da hiç yemek yemediğimiz dönemler olmuştur. Aslında bunu yaparken, bedenin doğal duygusal sentez sürecini durdurmuş oluyoruz. Yaşamımız altımızdan aşağıya akıyormuşçasına ishal oluruz ya da kabızlık çekeriz. Bu, ne kadar rahatsızlık verici olursa olsun, bizim güvensizliğimizi ya da eski ve bildik olana sarılma ihtiyacımızı yansıtır.Bu çakra, öfke duygusuyla ilişkilendiriiir. Çok azımız kendi kişisel gücümüzle temasta olabildiğimiz için, öfkemiz genellikle çok fazladır. ( Dışa vurarak, bastırarak veya sürekli "dır dır eden" eşimize yönelterek ortaya çıkarırız. ) Solar Pleksus Çakra'sına ulaşana kadar, hepimiz birer mide ülseri, karaciğer kanseri, hipoglisemi, sindirim sorunları olan veya birçoğunun karışımından oluşan hasta adaylarıyızdır.Eğer sağlıklı bir biçimde merkezde kalabiliyorsak ve kendimizi bu çakra kanalıyla ifadeedebiliyorsak, kendimize olan saygımız yüksek ve her düzeyde bolluğu açıkça gösterecek doğal yeteneğimiz var demektir. Solar Pleksus Çakrası, metafizikte ruhun mekanı sayılan ciğerle bağlantılıdır. Kendimizle burada sağlıklı bir ilişki kurarız. Bu durum çevremizle olan ilişkilerimize de yansır.Üçüncü çakra seviyesinde çaba gösterenlerin, dış dünyayla olan ilişkilerindeki rolleri konusundaki iç güvensizliklerini maskeleyen, bozulmuş, aşırı şişmiş egoları vardır. Bu bilinç alanını ifade etme konusundaki yetersizlikle baş etmenin bir başka yolu da içe dönmektir. Herşeyi bir saatli bomba gibi içimizde biriktirir ve büyük bir olasılıkla kendi ruhsal çalkantılarımıza ayna tutan düşmanca bir ortamda yaşarız.SolarPleksus Çakra ile bağlantılı olan element ateştir. Ateş transformasyon elementidir. Başında durmazsanız zararlı hale gelebilir ve kontrolden çıkabilir. (Aşırı şiddet) veya sadece (yetersizlik ve motivasyon eksikliği).
İlgili sistem ve organlar:
- Mide, pankreas, safra kesesi, karaciğer, bağırsaklar, Böbrekler, dalak, mesane
Bağlı hastalıklar:
- Mide ülserleri, karaciğer hastalıkları, sindirim bozuklukları, İshal, peklik, pankreas iltahapları, böbrek enfeksiyonları, Tatminsizlik, maddiyata bağlanma, aşırı sinirlilik

Bu çakrası merkezde olan bir insan, sağlıklı bedeninin farkında olan, kendisini seven ve güvenen bir insandır. Böyle bir insan, bireyselliğini yaratıcı bir yaşam sürerek ifade eder. Cinsellik ile ilişkisi ve onu ifade ediş biçimi sağlıklıdır ve bunun sonucu olarak neşe duygusunu derinliğine yaşar.


YESIL GIYELIM-DÖRDÜNÇÜ ÇAKRA (Kalp Çakrası) Dördüncü çarka kalbin hizasında, göğüsün ortasındadır. Bu çakranın fonksiyonu kalp, akciğerler, dolaşım sistemi ve kan ve sırtın üst bölgesini etkiler. Ayrıca duygusal olarak hem ilahi sevginin, hem de bu sevgiyi tüm varlıklara ifade etmemizin mekezidir.Kalp çakrasının özelliği kendini sevme duygusudur. Çoğumuzun, kendimizi bu çakra kanalıyla ifade etme sorunları vardır.

Kalp çakrası, bedende dengenin kurulduğu alan olarak kabul edilir. Sadece kalple değil, ciğerler ve timüs (bağışıklık sistemi) ile de bağlantılıdır. Hava elementiyle bağlantılıdır.Kalp çakrası yaşam gücüyle bağlantı kurar : Nefes almak. Göğüs kafesinin hareketini ve ona bağlı yaşamsal organlarla olan teması etkileyen şey nefes alıp vermemizdir. Bu masaja benzer temaslar, sindirim ve özümseme işlemlerinin ne kadar iyi ya da kötüolduğunu direkt olarak etkiler.Peki öyleyse ne yapmamız gerekiyor? Gergin olduğumuz zaman, duygularımızın sentez yapmasını engelleyecek harika yollar buluruz. Üst üste sigara içeriz. Bu ciğerlerimizin işlevlerini yerine getirmelerini engelleyen ve duygularımızı etkili bir biçimde bastırmamıza yarayan harika bir yoldur. Bir başka yöntem, nefesimizi tutmak ya da az nefes almaktır. Nasıl nefes alınmaması gerektiği konusunda hepimiz birer uzman sayılırız. Hatta, bizi yaşatan işlemin bu olduğu göz önüne alınırsa, kaç kişinin bunu doğru olarak yapamadığını görmek çok şaşırtıcıdır.Yukarıdaki kategoriye girenlerimiz, klasik akciğer kanseri, zatürre (su/ciğerlerdegözyaşları) ve kalp hastalıkları adaylarıyız.Gerçek kahkahanın ve gülümsemenin timüs üzerindeki psikolojik etkisi, onugüçlendirmektir. Kendi neşe kaynağımızla temasta olmak bile bağışıklık sisteminigüçlendirebiliyor. Sağlıklı bir bağışıklık sistemi ile kendini sevmek arasındaki bağlantıyadsınamaz.Toplumumuzda, bağışıklık sistemindeki bozukluk oranına bakacak olursak, yeterincegelişmemiş olan kalp çakramızın durumunu görebiliriz.Aşık olmanın nasıl bir duygu olduğunu biliyor musunuz? Aniden herşey doğru gitmeyebaşlar, kendinizden daha fazla memnunsunuzdur ve kendiniz o insana daha önce kimseye yapamadığınız kadar kolay ifade edersiniz. Hatta sağlık sorunlarınız bile azalmaya başlar! O özel insanla birlikte olduğumuz zaman kendimizi daha yaratıcı, daha zeki ve daha güzel hissederiz.Başlangıçta eksiksiz bir mutluluk ve neşe içindeyizdir çünkü kendimizi, sevdiğimizin gözlerinden görürüz ve kendimizi sevmemiz mümkün olur. Ne yazık ki, çoğumuz bize ait olan o özel şeyi sevdiğimize yansıtmaya devam ederek gücümüzden (Solar Pleksus Çakra bağlantısı) vazgeçmeye başlar ve o özellliği bize ait olan bir şey olmaktan çıkarırız. Sonuçta o kişi bizi hayal kırıklığına uğratır ve ona olan aşkımız yok olur.Sevme yeteneğimizin koşullu olmasının nedeni, karşımızdaki insanın kendimize bizi özel olduğumuzu hissettirmesini istememizden kaynaklanır. Daha kendimizi sevmeyibilmiyorken, başkasına "seni seviyorum" derken dürüst olduğumuzu nasıl düşünebiliriz? Aslında "seni seviyorum... çünkü sen benim belli bir şekilde hissetmemi sağlıyorsun" "duygularımı tamamen kontrolün altına aldın" demek istiyoruz. Gücümüzden vazgeçerek, duygusal dengemizi koruması için eşimizi müthiş bir baskı altına alıyoruz. Böylece kendimize düş kırıklığına uğrayacak bir ortam hazırlıyoruz."Egosuz" ya da kendisini unutmaya karar vererek, ailesini mutlu etmek için köle gibi yaşayanlar veya dünyayı kurtarmaya çalışanlar yanılıyor olabilirler. Aslında, dünyanıniyiliği için yapmamız gereken en iyi şey kendimizi kalp çakrasıyla ifade etmeye yanikendimizi sevmeye başlamak olacaktır. Eğer biz, mikrokozmoz olarak içimizde kendimizle ilgili bir savaş veriyorsak, makrokozmozun barış ve bütünlük içinde olmasını nasıl bekleyebiliriz? Kendimizi dünyayı düzeltmeye adamışken, bir yandan da kendi kendimizle olan ilişkimizi sağaltmaya çalışmıyorsak, o zaman ikiyüzlü davranıyoruz demektir.İdeal olanı, kendimizi kalp çakrasıyla ifade ederken ve kendimizle iyi bir ilişki içindeyken, diğer çakraların da dinamik ve sağlıklı bir şekilde gelişme olasılığı olduğunu bilmektir. Kalp çakrasının genişlemesi, enerjinin diğer çakralara daha dinamik olarak akmasınısağlayacaktır. "Aşık oluruz" ve enerjiyi Solar Pleksus çakrasına akıtarak sentezini yaparız, ideal olanı, enerjiyi seks çakramıza akıtarak, sevdiğimize kendimizi duygusal ve cinsel olarak ifade etmemizdir. Sonra da enerjinin kök çakrasına inmesine izin vererek, köklerimizi (toprak elementi) birleştirmeye, evlenmeye, çocuk sahibi olmaya karar veririz.Kendimizle ilgili içsel tavrımız, hayatımıza çektiğimiz insanlarda yansıma bulur.
Gerçekte ne istediğimizi anlamak için, çevremize bakmamız gerekir. Bizde zaten varolanşeyleri yansıtır. Eğer başımızı sallayıp, "Hayır, bu benim istediğimden çok uzak bir şey" diyorsak, içinizde bir parçanın, bunu hakettiğinize ve şu anda buna ihtiyacınız olduğuna inandığına emin olabilirsiniz. Gerçeğe bu perspektiften bakarsak, kendimizle bir sevgi bağı kurmamız için içimizde bir istek yaratabiliriz.
İlgili sistem ve organlar:
- Kalp, damarlar, lenf bezleri
Bağlı hastalıklar:
- Kolesterol, yüksek tansiyon, düşük tansiyon, Kalp ve damar hastalıkları, Sevgisizlik, anlaşılamama korkusu, kendine acıma;siddet duygusunun olusumu


MAVI GIYELIM-BEŞİNCİ ÇAKRA (Boğaz Çakrası) Beşinci çakranın yeri boyunla boğaz arasındaki çukur bölgedir. Rengi açık mavi olup, tiroid bezini, boğazı,akciğerlerin üst bölgesini,ses tellerini nefes ve yemek borusunu etkiler.Ayrıca duygu, düşünce,idealler yani kısacası kendimizi ifade etme merkezimizdir.Boğaz Çakrası tiroid bezleriyle bağlantılıdır, (tiroksin salgılayarak, büyüme ve gelişmeyi etkileyen metabolizmanın hızını düzenler.), paratiroid bezi (kalsiyum ve fosfor metabolizmasını düzenleyen hormonları üretir) ve hipotalamus (vücut ısısını düzenler). (Bu bez bazen alın çakrasıyla da ilişkilendirilir.Fizyolojik düzeyde, boğaz çakrası yoluyla kendimizi ifade etmemizdeki dengesizlik, bu organların ve bezlerin yetersiz çalışmasına neden olur. Bu durum, hipotiroidizmle sonuçlanır. Bunun karakteristik özelliği, yavaş çalışan bir metabolizma ve kilo problemleridir. Bunun tam tersi de hipertiroidizmdir.Bu düzeydeki dengesizlikler, insanın kendisini sözlü olarak ifade edememesi ya da iyi iletişim kuramaması şeklinde gösterirler, içimizdeki derin bilgiler, düşünceler ve duygular yoluyla sözlü olarak ifade etmekte zorlanıyorsak, bu çakraya daha fazla odaklanmamız gerektiğinin bir işaretidir.Şairler, hatipler ve şarkıcılar bu çakraya odaklanmış yaratıcı insanlardan bazılarıdır.Bu çakrada merkezlenmiş olan bir insan, sadece entellektüel ve duygusal olarak programlanmış inanç sistemlerini dile getirmekle kalmaz, derin bir iç gerçeğin ve bilginin bulunduğu bir mekandan konuşur.

İlgili sistem ve organlar:
- Burun, ağız, boğaz, nefes borusu, akciğerler,
- Kulaklar, gözler, cilt

Bağlı hastalıklar:
- Öksürük, alerjiler, grip, astım, görme bozuklukları, cilt hastalıkları, işitme sorunları, Tepkilerde yavaşlama, huzursuzluk

Iletisim problemimiz varsa ve kendimizi yeterince ifade edemedigimizi dusunuyorsak MAVI giyelim..

CIVIT MAVISI GIYELIM-ALTINCI ÇAKRA (Üçüncü Göz) Altıncı çarka alnın tam ortasındadır.Rengi civit mavisidir.Yüze, gözlere ve kulaklara, buruna, merkezi sinir sistemine ve beyinciğe enerji bu merkezden akar.Hafızanın,iradenin,bilinçlenmenin,psişik güçlerin ve sezginin merkezidir.İçimizdeki düşleri dışa vurduğumuz ve fiziksel düzeyde ortaya çıkardığımız çakra altıncı çakradır. Sezgi, iç görü ve yaratıcılığın bulunduğu yer burasıdır. Ruhumuzla ilgili sorulan burada sorar, varlığımızı ve evrenle olan ilişkimizi burada sorgularız.Bu çakra, tüm diğer bezleri orkestra şefi gibi yöneten epifiz beziyle bağlantılıdır. Bu bez, direkt ya da indirekt olarak vücudun temel işlevlerini düzenler.Eğer "kapalı" bir düşünce yapısına sahipsek, ve dış dünyaya sadeco maddi yönleriyle odaklanıyorsak, bu çakra yoluyla kendimizi ifade etmekten kaçınıyoruz demektir.Gözlerimizle ilgili sorunlar (gerçeği görmek istememe) ya da ciddi baş ağnsı sorunları yaşayabiliriz. Sadece beş duyumuzla algıladığımız şeylere inanırız ve hatta bu duyular yoluyla bile yaşayacağımız deneyimleri bile azaltırız. Bu da alt çakraların da az gelişmiş olduğu anlamına gelir.
İlgili sistem ve organlar:
- Sinir sistemi;hipofiz bezi ve hipotalamusBağlı hastalıklar:

- Yolculuk hastalıkları (vapur, uçak tutması), Zeka geriliği, UnutKanlık, korku, stres

MOR GIYELIM-YEDİNCİ ÇAKRA (Taç Çakrası) Yedinci çarka başın tepesinde tam ortasındadır ve yukarıya dogru açılır. Fiziksel olarak beyni etkiler. Bu çakra bizleri Evrensel Yaşam Güçüyle ve ilahi varlığımızla birleştirir. Evrensel yaşam gücü bu çakradan akarak tüm diğer çakralara yayılır. Bu çarka açılıp geliştikçe kişi evrensel şuurla olan bütünlüğünün ve birliğinin farkındalığını yaşamaya başlar.Sprituel gucumuzu artirir Taç çakrasında, cennetle yeryüzünün birleşmesini deneyimleriz. Yüksek Benliğimiz ya da içsel kıvılcımımız dış dünyayla burada iletişim kurar. Eğer bu çakrada dengelenmiş ve merkezlenmişseniz, biri diğerinin içinde yansır. Tanrısal olanın varlığı ile Benliğimizdeki Tanrı deneyimlenir.İnanç, aydınlanma ve daha yüksek bilinçlilikle alakalidir.
İlgili sistem ve organlar:
- Beyin ve sinir sistemi, iskelet sistemi, kaslar;epifiz bezi

Bağlı hastalıklar:
- Kemik, eklem ve kas ağrıları,Akıl ve sinir hastalıkları,Uykusuzluk, depresyon, aşırı duyarlılık, Baş ağrısı

Farkindaligimizi artirmak icin MOR giyelim....


9 ncu gün – Spiritüel Kaynaklarınızı Kullanın



Spiritüel yolumuz bir öğrenme, iyileşme, büyüme ve dönüşüm yoludur. Bu, bireysel bir yolculuktur ve her birimizin izleyecek kendi spiritüel yolumuz var. Başkalarının yardımı olmadan yaşamdaki meydan okumalarla yüzleşmek zorunda olabilmemize rağmen, bize yardımcı olmak için mevcut olan spiritüel bir ekibimiz var. Bunlar meleklerimiz ve rehberlerimizdir, bu yolculukta bize yardımcı olmayı kabul ettiler ve buraya yapmak üzere geldiğimiz şeyi hatırlıyorlar.Onlar harikalar...:))

Meleklerimiz ve rehberlerimiz, spiritüel kaynaklarımız yaşamlarımıza müdahale edemezler, ama onlardan yardım istemeyi hatırladığımız zaman, bize yardım edebilirler. Onlarla düzenli bir iletişim kurduğunuz zaman, yaşamınızda onların varlığının daha fazla farkında olursunuz ve size verdikleri mesajları işitebilir ve anlayabilirsiniz.Hep bahsettigim sayilar;aniden karsiniza cikan bir tv mesaji;gozunuze ilesen bir ilan;belki bir yol tebalasi;hersey ama her sey bir mesajdir..GOZUMUZU ACIYORUZ ARTIK!!..:))

Bugün, mucize listenize bakarken, bunu tek başınıza yapmadığınızı anlayın. Meleklerinizden ve ruhsal rehberlerinizden mucizelerinize yardımcı olmalarını isteyebilir misiniz? Size sevinçle hizmet etmeye istekliler ve yaşamınızda onlar için yer açtığınızda size hizmet edebilirler. Mucizelerinizi tezahür ettirmenize yardım etmek için orada olan spiritüel kaynakların farkında olmak için, her gün birkaç dakika zaman ayırmak iyidir.


Bugun sizler icin bir kart cekicem;hepimiz icin:PLAY -Oynayalim;eglenelim..

Simdi bir sureligine ise ara vermenin zamani..Endise etmeyin.Melekler bizim sorumluluklarimiizn farkindalar.Eglenceli olmak ve kahkahalar atmak;enerjimizi yukseltebilecegimiz en guzel yoldur..Ara verin ve gulun;eglenin..Ise geri dondugunuzde enerjinize ve basardiklariniza inanamiycaksiniz....:))

sevgiyle kalin... :))

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...